25 Aralık 2007 Salı

SİNİRLİ OT:

SİNİRLİOT:
Sinirliot çeşitlerinden , dar yapraklı sinirliot, ve geniş yapraklı sinirliot ,aynı etkilere sahiptir ve aynı biçimde kullanılırlar. Her ikisi de kır yollarında, çimenli tarla kıyılarında, nemli arazilerde, bahçe ve parkların çimleri arasında, pratik olarak dünyanın her bölgesinde yetişir. Yöresel olarak, "sinirli yaprak", "bağa yaprağı" ve "ateş yaprağı" diye de tanınırlar. Müsilaj, acı maddeler, flavonlar, silisik asit ve aucubin glikoziti başlıca etken maddeleridir. Bitkinin antibiyotik etkisi bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Sinirliot genellikle solunum organları hastalıklarında kullanılmaktadır. Özellikle, balgamlanma, öksürük, boğmaca, akciğer astımı ve akciğer tüberkülozunda etkilidir. Sinirliot cinslerinin tümü, kök, sap, yapraklar, çiçekler ve tohumlar olmak üzere kullanılır. Başka hiçbir eşdeğer bitkinin yapamayacağı bir biçimde, kanı, akciğeri ve mideyi temizler. Bu yüzden az veya kötü nitelikli kana, zayıf akciğerlere ve böbreklere sahip kişiler, ve sürekli zayıf kalanlar onu kullanmalıdırlar. Akciğer astımında ve bronşiyal astımda, sinirliot ve kekikotu eşit karışımı kullanılabilir. Böyle bir çay harmanı, karaciğer ve mesane rahatsızlıklarında da çok yararlıdır. Çay harmanı şöyle hazırlanır: İçine 1 dilim limon atılmış 1 bardak soğuk su, 1 çay kaşığı dolusu nöbet şekeri ile birlikte kaynatılır, 4-5 kere taşırıldıktan sonra altı söndürülür ve yarım tatlı kaşığı bitki karışımı (ince kıyılmış) bu kaynar suda haşlanır (kaynatılmaz) ve demlenmesi için 1 dakika beklenir. Ağır hastalıklarda günde 4-5 kere taze çay demlenmesi gerekir. Mümkün olduğunca sıcak ve yudumlanarak içilmelidir. Sinirliot pekmezi, kanı tüm zararlı maddelerden arındırır. Her gün yemeklerden önce 1 yemek kaşığı alarak, bu pekmezle gerçek bir kür uygulanabilir.
Kırsal bölgelerde yaşayanlar, bitkinin çok değerli bir yara otu olduğunu bilirler. Tarlada çalışan bir çiftçi ağırca bir biçimde yaralandığında, sinirliot yapraklarını ezerek yarasının üstüne koyduğunda çok şaşırmıştım .Yapraklar yıkanmamış olduğu halde, yara iltihaplanmadı. Taze yapraklar ezildiğinde, çatlaklara, kesiklere, arı sokmasına karşı kullanılabilir. Eski bir bitki kitabında şöyle deniliyor: "Örümceğin ısırdığı köpek hemen sinirliota koşar. Sinirliot onu iyileştirir." Taze yapraklar iki el arasında ovalanıp, biraz tuzla karıştırılarak boğaza sarıldığında, guatr küçülür. Sinirliot ayakkabının içine yatırıldığında, çok yürümekten oluşan kabarcıkları iyileştirir. Her çeşit ve hatta en kötü karakterli çıban bile, taze ezilmiş bitki lapasıyla iyileştirilebilir. Bu yapraklar, hastalığa yakalanan bölgeye uygulandığında, kötü karakterli beze hastalıklarında yardımcı olur. Ama bu tür olaylarda, mercanköşk yağı veya kantaron yağı önceden o bölgeye sürülür, iyice ezilmiş bitki yaprakları üstüne yatırılır ve bir bezle bağlanır. Kısa süre içinde iyileşme başlayacaktır. Linz'deki bir konferansta, ezilerek lapa haline getirilmiş sinirliot yapraklarının her tür yarayı, on yıldır kapanmamış olsa bile iyileştirebileceğini belirttim .Beş ay kadar sonra yine Linz' de bir konferansa katıldığımda, bir kadın dinleyici söz istedi: "Sinirliot yapraklarının eski yaraları da kapatabileceğine inanmamıştım. Bir komşumun bacağındaki yara 17 yıldır kapanmamıştı ve kadın artık sokağa çıkamaz olmuştu. Ona sinirliot yapraklarını götürdüm ve tarif etmiş olduğunuz gibi, bacağına uyguladım. Size inanmamış olduğum için özür diliyorum. Yara çok kısa sürede kapandı ve şu ana kadar da bir daha açılmadı." Bir başka örnek daha: Savaşta yitirmiş olduğu bacağının yerine protez kullanan eski bir askerin, uzun süren yaz sıcakları yüzünden, bacağının keşilmiş olduğu yerde açık yaralar oluşmuştu. Bu yaralar ne merhemle, ne ışın tedavisiyle ne de iğnelerle iyileştirilemiyordu. Sonunda yaralarına sinirliot yaprağı koyduğunda (Yaprak lapası), yaralar ertesi güne kadar kapandı ve adam yine calışmaya başladı. Bir keresinde ben de sinirliot kullanarak başarı elde ettim. Yıllar önce, kucağıma aldığım torunum, sırf yaramazlık olsun diye ağzımın kenarını ısırmıştı. Bu ısırık yüzünden bir kaç gün bayağı ağrı çektim. Sonra, orayı arada sırada sinirliot özsuyu ile nemlendirmeye başladım. Günün birinde orada kötü karakterli bir sertlik oluşabileceğinden korkuyordum. Bir süre sonra, gerçekten de orada bezelye tanesi iriliğinde sert bir düğüm farkettim. Hemen çayırdan bir avuç sinirliot toplayarak parmaklarımın arasında ezdim ve gün boyunca o sertliğin üzerine sürdüm. Akşama doğru azalmaya başlayan sertlik, ertesi sabah tümüyle yok olmuştu. Hakikaten, her hastalık için bir bitkinin yetiştiğine inanmak gerek. Yazdığım bu satırlar yıllar boyunca bacaklarındaki açık yaralara katlanmak zorunda kalmış olan yaşlı kişilere de cesaret ve teselli vermelidir. Sizin yaralarınız da sinirliot sayesinde kısa sürede kapanacak ve iyileşecektir. Bu konuda yaşın hiç bir önemi yoktur. Yara ile birlikte şişlik de varsa, ebegümeci ayak banyosu yapılmalıdır. Banyodan sonra, yaranın kenarlarına aynısafa merhemi sürülmelidir. Trombozda da sinirliot yaprakları şiddetle önerilir.
UYARILAR: Bitkinin bilinen hiç bir yan etkisi yoktur.
Kullanım Biçimleri:
Çay hazırlamak:
Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 15 dakika demlendikten sonra süzülür.
Yaprak Lapası: Dar veya geniş yapraklı sinirliot yaprakları iyice yıkanır ve lapa haline gelene kadar merdane ile ezilir.
Sinirliot Pekmezi: İki avuç dolusu yıkanmış ve ince kıyılmış bitki yaprağı lapa haline getirilir. Bu lapaya biraz su, 300 gr nöbet şekeri ve 250 gr çiçek balı eklenir. Ağır ateş üstünde sürekli karıştırılarak, koyu bir sıvı elde edene kadar kaynatılır. Soğumadan kaplara boşaltılarak, buzdolabında saklanır.

ÇOBAN ÇANTASI

ÇOBAN ÇANTASI:
Yol kenarlarında, çayırlarda, tarlalarda, hendeklerde, bayırlarda ve sebze bahçelerinde yetişen bu çok değerli bitki, rahatsız edici yabani bir ot olarak bilinir. Medik, kuşkuşotu ve Çıngıldaklı Ot olarak da anılır.Bir yere biraz toprak yığılmaya görsün (özellikle inşaatlarda ), hemen hemen o gece çobançantası orada boy gösteriverir. Düzensiz dişli yapraklar, Kara Hindiba da olduğu gibi, açılmış bir gülü andırırlar. Bitkinin boyu 40cm kadar uzayabilir. Çiçeklenme zamanı, Marttan Kasıma kadardır. Küçücük kirli beyaz çiçekleri önce bir üzüm salkımı biçimindeyken, daha sonra uzun bir meyve salkımına dönüşür. İncecik saplarının ucunda, dokunulduğunda deri hissini veren, küçük kalp biçiminde meyveler yetişir. Tavuklar, bu kalp biçimindeki çantacıklara karşı özel bir sevgi besler. Kar erimeye başlayıp, don olayı sona erdiğinde, çobançantası yine taze ve yemyeşil olarak ortaya çıkar. Flavonlar, potasyum, kanamayı durdurucu bir peptid ve saponinler içerir.
Çobançantası çayı, şiddetli adet kanamalarında, alışılmış tarihten 8-10 gün önceden başlayarak, günde 2 bardak bitki çayı içilir. Bu çay, ergenlik çağındaki adet kanamalarını düzenlemek için de kullanılır. Menopoz dönemindeki her kadın, 4 hafta boyunca günde 2 bardak içmeli, 3 hafta ara verdikten sonra devre devre yinelemelidir. Bebek emziren genç anneler, memeleri şiştiğinde bir süzgecin içinde buğuda pişirdikleri bitkiyi iki bez arasına yerleştirerek, kompres biçiminde uygulayabilirler. Çobançantası ve atkuyruğu eşit karışımından hazırlanan ve günde 2 bardak içilen çay da, böbrek kanamalarında özellikle önerilir. Ama çobançantası (Ökseotu gibi), kan dolaşımını da düzenleyen bir bitkidir ve alçak tansiyonda olduğu kadar yüksek tansiyonda da önerilir. Ökseotu çayı gece boyunca soğuk suda bekletilerek demlendiği halde, çobançantası çayı haşlanarak demlenir. Tansiyon normale dönene kadar, günde 2 bardak çay içilebilir. Çobançantası yine öksürükotu gibi, Dölyatağı (Rahim) kanamalarında da etkili bir iyileştirme gücüne sahiptir. Bu tür hastalıklarda da çay, rahatsızlık sona erdiğinde bırakılmalıdır.
Bu çok değerli bitki, yüzeysel kas yapısı hastalıklarının ve iç organ kasları gevşekliğinin tedavisinde çok önemli bir yardımcıdır. Eğer organ ve kas erimelerinde hiçbir çare bulunamıyorsa, bu bitki kullanılabilir. Aşağıda tarif edildiği şekilde hazırlanan çobançantası tentürü ile hasta organ günde birkaç kere ovulur ve içten de, günde 4 bardak çobançantası çayı içilir.
Kullanım Biçimleri :
Çay hazırlamak: Bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu (200gr) kaynar suyla haşlanır (kaynatılmaz), 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Yukarıda özel olarak belirtilen dozlar dışında genel olarak günde 2-3 bardak yeni demlenmiş çay, aç karnına veya öğün aralarında soğutulmadan içilir.
Buğu (Buhar) Kompresi: İki avuç dolusu ince kıyılmış taze bitki, içine su kaynayan bir kabın üstündeki süzgece koyulur ve kapağı kapatılır. Buğuda yumuşayan bitkiler bir bezin arasına yerleştirilerek, hasta bölgeye uygulanır.
Çobançantası Tentürü: Bir cam şişeye veya kavanoza 50 gr ince kıyılmış kuru bitki koyulur, üstüne 1,2 litre (6 orta boy su bardağı) kanyak, votka, 35 derecelik etil alkol veya elma sirkesi (%4-6) ilave edilir (Hangisini tercih ediyorsanız). Kavanozda en az 3-4 parmaklık çalkalama alanı kalmalıdır. 14 gün boyunca hergün çalkalanarak güneşte veya sıcak bir ortamda bekletilir. Süre sonunda birkaç defa ince, temiz bir tülbent veya ince bir süzgeç yardımı ile süzülerek, koyu rekli şişelerde saklanır.
UYARILAR:
Çobançantasının bilinen hiçbir yan etkisi yoktur. Gebelik sürecinde kullanılmaması tavsiye edilmektedir.

KOYUN OTU (Agrimonia Eupatoria):

Koyunotu (Agrimonia Eupatoria):
Yöresel olarak kızılyaprak, kasıkotu, fıtıkotu, kuzu pıtrağı ve eğer otu olarak da bilinir. Güneşli kuru yerlerde, yol ve orman kıyılarında, çimenliklerde, tepelerde ve bayırlarda, ormanların açıklık bölgelerinde ve harabeliklerde yetişir. Küçük sarı çiçekleri, sığırkuyruğu bitkisinde de olduğu gibi, uzun bir salkımı andırır. Bitkinin tümü yumuşak tüylerle kaplıdır. Iri yaprakları 10 cm kadar uzun ve kenarları dişlidir. Arslanpençesi ailesinden olan bitkinin boyu 80 cm kadar uzar. Çiçeklenen bitki, Haziran' dan Ağustos' a kadar toplanır. Pek çok bitkide olduğu gibi, onun öyküsü de çok eskilere dayanır. Onu eski Mısırlılar bile tanıyorlardı. Bitki, boğaz, ağız boşluğu ve yutak iltihaplarına karşı büyük bir iyileştirme gücüne sahiptir. Onu, anjin ve boğaz hastalıklarında, faranjit, aft ve ağız boşluğu mukoza iltihaplarında da düşünmek gerekir. Meslek gereği olarak çok zorunda olan kişiler, bir önlem olarak, her gün koyunotu bitki çayı ile gargara yapmalıdırlar. Bitkinin yaprakları, kansızlıkta ve yaralanmalarda büyük başarı ile kullanılır. Ayrıca, romatizma, lumbago, sindirim zorlukları, karaciğer sertleşmesi (siroz) ve tıkanıklıkları ve dalak hastalıklarında da etkilidir. Günde 2 bardak bitki çayı yeterlidir.
Herkes, yılda 1 veya 2 kere, koyunotu banyo katkısıyla banyo yapması önerilir. Koyunotu, daraltıcı, toplayıcı ve öteki önemli özellikleri nedeniyle, en başta gelen şifalı bitkilerimizdendir. Doktorlar şöyle diyor: "Günde 3 bardak çay bir süre içildiğinde, kalp, mide, bağırsak ve akciğer büyümesini iyileştirir. Ayrıca, böbrek ve mesane rahatsızlıklarını giderirVaris ve baldır çıbanlarında, koyunotu merhemi özellikle önerilir. Hazırlanan merhem günde 3 kez varis ve baldır çıbanlarının üstüne sürülür. Karaciğer rahatsızlıklarında, 100 gr koyunotu, 100 gr yoğurtotu ve 100 gr hindiba karışımı ile elde edilen çay harmanı kullanılır. Sabah aç karnına 1 bardak ve gün boyunca 2 bardak içilmelidir.

Kullanım Biçimleri:
Çay hazırlamak: Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki , akşamdan orta boy 1 su bardağı kaynar suyla haşlanır, 5 dakika beklendikten sonra süzülür . Yukarıda belirtilen miktarda içilir.
Banyo Katkısı: 200 gr ince kıyılmış bitki bir tam banyo için kullanılır.
Karaciğer Çay Harmanı: 100 'er gr Koyunotu, yoğurtotu ve hindiba eşit oranda karıştırılır. Yarım tatlı kaşığı karışım, orta boy 1 su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 5-6 dakika demlendikten sonra süzülür. Yukarıda belirtilen şekil ve miktarda içilir.
Koyunotu Merhemi: Iki avuç dolusu ince kıyılmış yaprak, çiçek ve sap iyice kızdırılan 250 gr içyağı veya bitkisel margarinde 1 dakika kadra karıştırılarak bekletilir, sonra kapağı kapatılarak serin bir yere alınır. Ertesi gün tekrar ısıtılır, bir tülbentten geçirilerek süzülür, cam veya porselen merhem kaplarına aktarılır. Buzdolabında saklanmalıdır

14 Aralık 2007 Cuma

YAKI OTU DOĞAL BİTKİSİ

YAKI OTU BİTKİSİ

Bitkinin değişik türleri vardır. Tırmanıcı yoğurtotu (Galium aparine L.), tarlalarda, çayırlarda, çit kıyılarında çalılıkların arasında bolca yetişir ve çiftçiler onu zararlı ot olarak bilirler. 60-160cm boyundaki bitkinin yaprakları halka dizilişlidir ve uzunca saplı, yeşil –beyaz renkli çiçek şemsiyeleri vardır. Sapındaki tüylerin yardımıyla rahatça tırmanabilir. Yöresel olarak, yapışkan otu, çobansüzeği, sünnetlik otu, sünnetlice otu ve kazotu olarak da tanınır. Bitkinin türlerinin hepsi şifalıdır, ama sarı çiçekli yoğurtotu (Galium verum L.) ender bulunan bir bitkidir ve kurutulduktan birkaç ay sonra kararmaya başlar. Tırmanıcı yoğurtotu ise pratik olarak her yerde karşımıza çıkar ve kurutulduktan sonra iki yıl kadar kullanılabilir.
Toplama ve Kurutma: Nisan-Mayıs döneminde, yoğurtotu henüz körpe ve tam yeşilken, toprak üstündeki bitkinin tümü, sararmış yapraklar hariç toplanır ve hemen demetler halinde gölge ve havadar bir yere asılarak kurumaya bırakılır. Kuruduktan sonra ince kıyılarak bir örtünün üstüne serilir ve 2-3 gün tam anlamıyla kuruması beklenir. Daha sonra hava almayan kaplarda saklanır.
Bileşim: İridoitler (Örneğin : asperulosid), polyphenol asitleri, flavonlar ve tanen içerir.
Etkileri: Lenf sistemini temizleyici, kan temizleyici, deri hastalıkları, kanser tedavileri
öbek halinde yetişen bu bitki, ne yazık ki zamanla unutulmaya mahkum olmuş. Fakat, kanser hastalıklarının arttığı şu sıralarda, bu bitki büyük bir önem kazanmıştır. Özellikle belirtilmelidir ki, bu tür ağır hastalıklarda kullanılacak olan bitkinin mutlaka taze olması gerekir. Yoğurtotunun / yapışkanotunun genç filizlerini, kış mevsiminde, kar altında bile bulabilirsiniz. yoğurt oyu çayı: böbrekleri, karaciğeri ve dalağı hastalık yapıcı maddelerden arındırır. Lenf kanseri dahil, lenf sistemi hastalıklarında, hastalık ne kadar ağır olursa olsun, bu çay her gün (3-5 bardak) içilebilir. Bitki çayı, içten çay ve dıştan (haricen) kompres-yıkama biçiminde kullanıldığında, çok büyük bir hızla, deri hastalıklarını, yaraları ve kan çıbanlarını iyileştirebilir. Ayrıca bu ılık çayla yüz yıkandığında, pörsük, sarkık ve kırışık deri gerginleşir. Bitkinin sıkılarak elde edilen özsuyu da, her gün hasta deriye sürülüp, kuruması beklenerek kullanılabilir. Bitki, epilepsi (sara), histeri, parkinson hastalığı (kasların istem dışı hareketliliği ), sinirsel rahatsızlıklar, idrar tutukluluğu, kum ve taş rahatsızlıklarında da önerilir. Çok irileşmiş olsa da guatr hastalığı,yoğurtotu çayı ile gün boyunca ısrarla sürekli derin gargaralar yapıldığında ve arada bir yutulan yudumlar yoluyla uygulanan 4-6 haftalık bir kür sonucunda önemli ölçüde küçülebilir. Son zamanlarda, ses telleri aksaklığı veya ses kısıklığı (disfoni) sıkça rastlanan bir durum olup,bitki çayı ile yapılan gargaralar, bu aksaklığı kısa sürede düzeltebilir. Bu durumda bitki kaynatılır ve gün boyunca, elden geldiğince sık ve derin gargaralar yapılır. İsviçreli herbalist Künzle’ye göre, ağır böbrek hastalıkları ve böbrek iltihaplanmalarında da, tüm tedaviler başarılı olamamışsa bile, yoğurtotu güvenilir bir bitkidir. Böbrek hastalıkları için, yoğurtotu,altın başak ve sarı ballıbaba ile eşit oranda karıştırıldığında, çok daha etkili bir çay elde edilmiş olacaktır. Bu durumda, en kısa sürede başarıya ulaşılacaktır. Künzle, bu zamanın 14 gün olduğunu söylüyor. Bu çay harmanı haşlanıp demlenerek hazırlanır ve ilk olarak, kahvaltıdan yarım saat önce yarım bardak içilir ve geri kalanı da gün boyunca yudumlanır. Ağır hastalıklarda, günde 4 bardak içmek gerekebilir. bu karışım böbrek büzülmesinde ve daha başka böbrek hastalıklarında da kullanılabilir.
Kullanım Biçimleri:
Çayının hazırlanması: Bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak su ile haşlanır (kaynatılmaz) ve 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Çeşitli hastalıklar için yukarıda belirtilen miktar ve şekillerde içilir veya kompres ve gargara yapılır. Genel olarak günde 2-5 bardak yeni demlenmiş çay soğutulmadan içilir.
Merhem yapımı :Bitkinin özsuyu oda sıcaklığındaki tereyağı ile iyice karıştırılır ve elde edilen merhem buzdolabında saklanır. Merhem uzun süre dayanmaz.
Taze bitki özsuyu:İyice yıkanarak ince kıyılan nemli bitkinin özsuyu mutfak robotu kullanılarak elde edilir.
Üçlü Çay Harmanı: Yoğurtotu/yapışkanotu,sarı ballıbaba ve altın başak eşit oranda karıştırılır. Bu karışımdan yarım tatlı kaşığı dolusu, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır (kaynatılmaz), 5-6 dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyunca 2-4 bardak içilir.
Karışımlar : Tüm kanser hastalıklarına karşı, beden temizleyici ve güçlendirici olarak, yoğurtotu, aynysafa,ısırgan otu, civan perçemi, ıhlamur vemayıs papatyası çok ince kıyılarak eşit oranda karıştırılır. 1 talı kaşığı karışım orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır (kaynatılmaz) ve 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak çayla başlatılan temizlik ve güçlendirme kürü, 1 hafta içinde 4-6 bardağa kadar çıkarılmalı ve bu miktar çay gün boyuna yayılarak, örneğin, 15-20 dakikada 2-3 yudum alınarak uygulanmalıdır. Böylece mide rahatsız olmayacak ve beden bitki çayının her damlasını emerek yararlanacaktır

BROKOLİ BİTKİSİ

Brokoli Gerçeği

Yaklaşık 30 yıldan beri yurt dışındaki ve yurt içindeki araştırmacı çalışmalarım; 11 yıldır üzerinde çalıştığım Brokoli gerçeğine beni bitkilerin şifalı gücüne inanmam ve Avrupada bu tür çalışmalara daha önem verilmesiyle başlamıştır. Tıpbın gücüne inanan ve bu gücün yeni buluşlarla güçlenip, insanlıga yeni hizmetlerle gelineceğini bilen bir düşünceyle Brokoli araştırmalarıma başladım. İyi huylu prostat büyümesi (BPH), prostatitis (prostat) ve kronik idrar yolları enfeksiyonu, bugün dünya insanlarının (1.350.000.000) büyük bir problemidir. Böylesine bir problemin kimyasal (ilaç) yöntemleriyle veya ameliyat yaklaşımıyla çözülemeyeceği inancında değilim.Bu yöntemlerin yetersiz veye etkisiz kaldığı durumlarda Brokoliyi mutfağımızdan sağlığımıza taşımayı amaçladım. Brokoli üzerine araştırmalarımı bazı televizyon kanallarında ve yazılı basında açıkladım. İnsanların bu konuya sahip çıkacağını ve pek çoğunun şifa bulacağını bilmekteyim. Görsel ve yazılı medya insanların hayatının bir parçası olmuştur. Ben 11 yıllık çalışmamı açıklarken bunun laboratuarlardan ve üniversitelerden insanlara ne kadar ulaşacağından endişeliyim. Bu düşüncelerime ve bilimsel görüşlerime sahip çıkan Almanya ve Amerika, Medikal Forumlarında Brokoli tedavisi üzerine Web sayfası açarak kendilerine yardımcı olmamı talep etmişlerdir. Bu taleplerini gerek bilim adına gerekse de insanlığa hizmet adına kabul ettim. Almanya Medikal Forumda ve Amerikada Prostatitis Foundation Forumda adıma WebSayfası açıldı. Dünyada, brokoliyi prostat tedavisinde ilk uygulayan bir bilim adamı olarak ülkem adına gurur duymaktayım.

Brokoli memleketimize son bir kaç yıldan beri girmiş bir sebzedir. Roma imparatorluğu döneminde esas yetiştirildiği bölgelerden bir tanesi de Akdeniz sahilleri idi. Özellikle Amerika ve Avrupada ençok tüketilen sebzeler arasındadır. Amerikada brokoli tabletleri satılmaktadır. Ancak, bu tabletler Prostat şikayetlerine karşı etkin değildir. Bu tabletler, 3-4 günlük brokoli tohumlarının filizlerinden elde edilmektedir. Brokoli sebzesinden elde edilmemektedir.

Brokoli her insanın mutfağından sağlığına taşıyabilecegi ve hazırlanması en kolay bir sebzedir.

Brokoli içerdiği maddeler açısından insan sağlığı üzerinde çok faydalıdır. Vitamin değerleri açısından; A, E ve C vitaminlerini içermektedir. İçerdiği flavonoidler bakımından bağışıklık sistemimizi güçlendiren bir özelliğe sahiptir. Antibiyotik özelliğe sahip olan brokoli, bu yönüyle prostatitis'e (prostat enfeksiyonu) karşı çok etkindir. Hiç bir antibiyotik yoktur ki bağışıklık sistemimizi zayıflatmasın. İşte brokolinin önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır; aynı zamanda hem bağışıklık sistemimizi güçlendirmekte hemde antibiyotik vazifesi görmektedir. Bir noktayı hemen belirtmekte büyük fayda görüyorum. Genel olarak antibiyotikler, insan hayatı için hayati önem taşıyan, vazgeçilmez ilaçlardır. Brokoli, meme, prostat, bağırsak ve idrar kesesi kanserlerine karşı güçlü bir koruyucudur. Amerikada özellikle bu kanser türlerine karşı brokolinin içerdiği bazı maddeler (sulforafen vs) zenginleştirilerek kanser tedavisindede başarı ile kullanılmaktadır. Brokoli içerdiği bazı indol ve indol türevleri (bitkisel hormonlar) açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Bu sayede vücudumuzdaki hormon dengesini ayarlayıcı özelliğe sahiptir. Yine Amerikada bazı klinikler menopoz dönemindeki bayanlar için östrogen hormonunun düzenli çalışması için brokolideki bitkisel hormonlardan yararlanmaktadırlar. Brokolinin kendine özgü olan selülozik yapısı (lifli yapı) bağırsaklarda oluşan toksinlerin uzaklaştırılmasında (toksin atıcı) ve alınmış olan ağır metallerin emilmesinde büyük rol oynamaktadır. Brokolinin bu lifli yapısı dışkının düzenli bir şekilde dışarı atılmasını sağlar. Kabızlığı önleyicidir. ugün dünyada üzerinde en çok araştırma yapılan sebzelerde; beyaz lahana, turp, domates, brokoli ve havuç en ön sırayı almaktadır.

Brokolinin Gücü

Brokoli, prostatitis, iyi huylu prostat büyümesi (BPH) ve idrar yolları enfeksiyonuna karşı önleyici ve tedavi edici güce sahiptir. Brokolinin şifalı gücünden istifade edebilmek için mutlaka kullanma şekline uymak zorundayız. Kullanma şekli bir KÜR olarak yapılmalıdır. Aksi taktirde haftada bir kaç defa tüketmenin sadece besin değerleri açısından faydası vardır.

Sebze olarak Brokoli; A, C, E ve Karotin vitaminleri bakımından oldukça zengindir. Brokoli, klinik deneylerle (Almanca, İngilizce ) kanıtlanmış özellikle prostat ve meme kanserine karşı etkin 5 farklı koruyucu madde içermektedir. Bunlardan en güçlü olanı sulforafen dir. Prostat rahatsızlıklarının kansere dönüşmesinde brokoli güçlü bir önleyicidir. Bu görevini içerdiği myrosinaz enzimi yardımıyla sağlamaktadır. Brokoli indol bakımından oldukça zengindir. İndoller bitkisel hormonlardır. Brokolide bulunan bazı indollerin özelliği, hormon dengesini sağlamaktır. Meme kanserinin oluşumunda hormon dengesizliğinin rol oynadığı gerçeği klinik deneylerle kanıtlanmıştır. Brokoli bağışıklık sistemimizi güçlendiren 5 tane etkin madde içermektedir. Brokoli bununla da kalmayıp aynı zamanda antioksidan dır. Yani hücre zarlarına (membran) ve hücre DNA sına zarar veren serbest radikalleri nötralize (zararsız hale getirmek) etmektedir. Hücre DNA sını bozabilen serbest radikaller bu özelliklerinden dolayı kanserojendirler. Brokoliye antioksidan olma özelliğini kazandıran quercetin ve kaempherol maddelerini içermesidir. Quercetin, Prostatitis tedavisinde kullanılan ve bitkilerden elde edilen bir maddedir. Brokoli lifli bir yapıya sahip olduğundan, bağırsaklardaki ağır metalleri, safra asidi fazlasını sünger gibi emerek oldukça hızlı bir biçimde dışarıya atılmasını sağlar. Brokoli, bu özelliğinden dolayı hem toksin atıcı hemde bağırsak sistemini düzenleyicidir.

Çimlenmiş Brokoli Tohumları: Çimlendirilmiş Brokoli tohumları sebze olarak kullanılan Brokoliye göre ; ortalama 50 kat daha fazla sulforafen içerirler ve Sulforafen Phase II enzimlerini aktive ederek kansere, mutasyona ve serbest radikallere karşı harekete geçirirler. Amerikada, çimlendirilmiş Brokoli filizlerinden (broccoli sprouts) tabletler yapılmakta ve satılmaktadır.

Prostatitis (Prostat Enfeksiyonu)

Prostat enfeksiyonunun iki şekli olduğu tıp otoriteleri tarafından savunulmaktadır. Bunlardan birincisi bakteriyel Prostatitis (bakteriyel prostat enfeksiyonu), ikincisi ise non-bakteriyel prostatitis (bakteriyel olmayan prostat enfeksiyonu) dur. 1998 yılında bir grup Amerikalı ve Kanadalı bilim adamı, 1 Aralık 1998 tarihinde Journal of infectious Urology dergisinde yayınladıkları makale de bakteriyel olmayan prostat enfeksiyonunun gerçekte bakteriyel prostat enfeksiyonu olduğunu kanıtlamışlardır. Bakteriyel-Biyofilm teorisi ile açıkladıkları bu prostat enfeksiyonunu tedavi etmek daha da zor görünmektedir. Genel olarak prostat enfeksiyonunu Antibiyotiklerle tedavi etmek çoğu zaman mümkün olamamaktadır. Bunun nedeni de antibiyotiklerin, prostatın içine kadar girememesidir. Genel olarak bir enfeksiyonun başarı ile tedavi edilebilmesi için bağışıklık sistemininin de güçlü olması veya güçlendirilmesi gerekmektedir.

Prostatis de Brokolinin Fonksiyonu

Brokoli aynı anda iki özellik birden göstermektedir. Birincisi bağışıklık sistemini güçlendirmesi, ikincisi ise antibiyotik (anti-inflammatory effects of antibiotics) özelliğe sahip olmasıdır. Güçlü bir bağışıklık sistemi enfeksiyonlara karşı daha güçlü demektir. Halbuki antibiyotikler bağışıklık sistemimizi zayıflatırlar. Bu nedenle antibiyotik kullananlar beraberinde çoğu kez vitamin alarak veya sağlıklı ve dengeli beslenerek bağışıklık sistemilerini güçlendirmeye çalışırlar. Ancak, alınan antibiyotiklerin çoğu bağırsak florasını etkilediklerinden, vitaminlerin, kofaktörlerin, minerallerin ve besinlerden gelen bazı etkin maddelerin emilmesine engel olabilmektedirler. Brokoli giriş kısmında bahsedildiği gibi bağışıklık sistemini güçlendirmekte ve içerdiği pseudoantibiyotik özellikli etkin maddelerle prostatitis' e karşı etkin rol oynamaktadır.

İyi huylu Prostat büyümesi (Benigne ProstateHyperPlasie) = BPH

Genel olarak prostat, 40-50 yaşları arasındaki erkeklerin % 43 'ünde görülmekte, 50 yaş ve yukarısında %60 lara kadar çıkmaktadır. Dünya sağlık teşkilatının verilerine göre 185.000.000 erkek bu rahatsızlıktan şikayet etmektedir. Prostat büyümesin sebebi olarak bir çok teori öne sürülmektedir. Bunlardan en önemli iki tanesi beslenme ve hormonal düzenle ilgilidir. Beslenme her ne kadar önemli bir sav ise de, Testosteron hormonunun bu rahatsızlığa neden olduğu teorisi ağırlık kazanmaktadır. Erkeklerin testislerinde (haya) oluşan Testosteron hormonu (TH), belirli yaşlardan sonra prostat bezine (kestanecik) ulaşamamaktadır. Prostatı bezinin salgılama görevini yapabilmesi için TH 'na ihtiyacı vardır. TH 'nun prostat bezine ulaşamaması sonucunda prostat bezi büyümeye başlamaktadır. Bu büyüme sonucunda prostat bezi idrar kanallarına baskı oluşturarak belirli şikayetlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bunlar

sık sık idrara çıkma (geceleri dahil)

idrarını tutamama, idrar yaparken zorlanma

idrar yaparken çatallanma

idrar yaparken yanma

idrar torbasını tamamen boşaltamama (miksiyon)

idrar yaptıktan sonra damlama

gibi şikayetlerdir. Bu şikayetler doğrultusunda idrar kesesi her defasında tam boşalamadığından bakteriyel enfeksiyonlara da neden olabilmektedir. Bunun sonucunda da idrar yolları enfeksiyonunları bu rahatsızlığa paralel olarak gelişmektedir. Prostat büyümesinin neden olduğu olumsuz etkilerden bir tanesi de erkekte cinsel isteksizliğe ve iktidarsızlığa neden olmasıdır. Cinsel isteksizlik, Prostatitis hastalarında da ortak bir olgudur.

BPH de Brokolinin Fonksiyonu
Brokoli, içerdiği bazı indol derivatları ve mediyatörler vasıtasıyla biyosentez mekanizmasını harekete geçirerek Testosteron Hormonunun Prostata ulaşmasını sağlamaktadır. Böylece Prostat normal salgılama fonksiyonlarını yavaş yavaş yerine getirmeye başlamaktadır. 21 günlük Brokoli Kürü neticesinde BPH (İyi huylu prostat) hastaları daha 2-3 gün içerisinde idrara bağlı şikayetlerinin nasıl azaldığını görebilmektedirler. Brokoli Kürünü yapan erkeklerin hemen hemen hepsi cinsel isteksizliklerinin önemli ölçüde ortadan kalktığını söylemektedirler. Tabiki hastalığın seyrine göre 21 günlük başlangıç kürü yeterli olmayabilir. Uzun yıllardır iyi huylu prostat büyümesi rahatsızlığı olanlar ( 6-7 yıl) bir kaç ay sonra şikayetlerinin tekrar başladığını göreceklerdir. Bu durumda sadece bir haftalık Brokoli Kürü nün uygulanması yeterli olabilmektedir. Kısaca her BPH hastası kendisini bilir. İyi huylu Prostat büyümesine yeni yakalanmış olanlar 21 günlük Brokoli Kürü ile enaz 10 - 11 ay rahat edebilmektedirler. Daha sonra bir haftalık kür ile tekrar uzun zaman rahat edebilmektedirler.

Prostatitis ve BPH hastalarının, kür boyunca kesinlikle acı biber, alkol ve kahve tüketmemeye (nescafe ve türk kahvesi) ve de hayvansal yağlardan uzak durmaya özen göstermeleri gerekmektedir. Beslenmede BPH ya neden olan etkenlerin başında hayvansal yağlar gelmektedir. BPH hastalarının genelde gün boyu bol su tüketmeleri hekimlerin önerileri arasındadır.

Brokolinin Kullanılış Şekli

Bu yardımcı tedavi şekline başlamadan önce mutlaka bir hekime gittiğinizi kabul ediyoruz. Kesinlikle bir hekime gitmeden prostat şikayetlerine iyi geliyormuş düşüncesiyle hareket ederek, brokoli kür tedavisini uygulamayınız. Mutlaka hekime gidiniz ve teşhisinizi koydurunuz. Eğer konulan teşhis; Prostatitis veya BPH ( iyi huylu Prostat büyümesi) veya idrar yolları enfeksiyonu ise bu taktirde brokoli kür tedavisini çekinmeden bir yardımcı tedavi olarak uygulayabilirsiniz. Brokoli'nin yan tesiri yoktur ve ilaçlarlada etkileşmesi söz konusu değildir. Ancak brokoliye karşı alerjisi olanların bu tedaviyi uygulamamaları gerekir. Genel bir kural olmamakla beraber, süte karşı alerjisi olanların % 25 oranındada brokoliye karşıda alerjileri olduğu gözlenmiştir. Hekiminizin size verdiği ilaçları alarak, Brokoli tedavisini de bir yardımcı ve önleyici tedavi olarak uygulayabilirsiniz.

En az 250 gram Brokoliyi 1 litre suda su kaynadıktan sonra ağzı kapalı olarak hafif ateşte 5-6 dakika pişiriniz. Suyunu ılttıktan veya soğuttuktan sonra, yarısını sabah diğer yarısını da akşam yemeğinden 20 dakika önce aç karına içiniz. Brokoli suyunu çtikten sonra 20 dakika su hariç hiç bir şey yemeyiniz ve içmeyiniz. Pişirdiğiniz brokoliyi de öğleyin yemeğinizin yanında salata olarak yeyiniz. Bu işlem 21 defa uygulanacak ve Brokoli suyu hergün taze olarak hazırlanacaktır. Yani bu küre 21 gün devam edilecektir.

Brokoliyi pazarlarda, manavlarda ve bazı süpermarketlerde taze veya dondurulmuş olarak bulabilirsiniz. Brokoliyi alırken taze ve sararmamış olduğuna dikkat ediniz. Eğer Brokoloyi fazla miktarda aldıysanız, 250 gramlık porsiyonlar halinde yıkamadan mutlaka buzdolabınızın buzluk kısmında saklayınız. Günlük ihtiyacınızı hergün buzluktan alıp, yıkayıp hazırlayınız

Hazırlanması ve Kullanılması :

Bitkinin hem odunsu saplarını hem de çiçekli bölümlerini kullanabilirsiniz. En az 250 gr, en fazla 500 gr brokoli 1 litre suyla agzı kapalı bir kapta 5 dakika kaynatılır. Süzülüp bir başka kaba alınan brokoli suyunun yarısı sabahları aç karnına diger yarısı da aksamları yine aç karnına içilmelidir (ılık veya soguk). Hazırlanan 1 lt su aynı gün tüketlimeli ve ertesi gün için yenisi hazırlanmalıdır.Brokoli suyu içildikten sonraki 20 dakika boyunca su hariç hiç bir sey yenilip içilmemelidir. Aynı zamanda ögle yemeklerinde de haşlanmış brokoli yenmesinin bir çok avantajları vardır. Bu uygulama 1 hafta boyunca her gün yapılmıs olacaktır. Her 7 günden (1 Hafta) sonra 3 günlük bir ara verilmelidir. Bu işleme 21 gün (3 hafta) devam edilmelidir (3 'er günlük aralar hariç)

NOT: 1 lt su için 250 gr'dan fazla kullanılan brokolinin etkisi artar fakat 500 gr'dan fazlası da gerekmez.

1-2 yıllık prostat hastaları için 21 günlük brokoli kürü yeterlidir. 21 günlük brokoli kürünü tamamlayan hastalar belki 5-6 ay sonra tekrar bir rahatsızlık hissedebilirler. Böyle bir durumda sadece 10 günlük bir brokoli kürü yeterli olacaktır.

Uzun bir süreden beri prostat rahatsızlıgı olan hastalar (4 yıldan fazla) için 21 günlük brokoli kürü rahatsızlıklarını geçici bir süre gidermek için yardımcı olacaktır. Bu durumdaki hastalar 45 gün brokoli kürü uygulamalıdırlar.(Yine aynı şekilde her 7 günden sonra 3 gün ara vererek)

Brokoli Kürü Esnasında Dikkat Edilmesi Gerken Hususlar:

Brokoli kürü (tedavisi) boyunca, baharat ve baharatlı yiyecekler kesinlikle yasaktır ve her çesit kahve ile hayvansal yaglardan da kaçınılması gerekir.

Brokoli Tedavisi Esnasında ve Sonrasında Beklenen Sonuçlar:

Sertleşme problemlerinin düzelmesi (Erectile dysfunctions)

İdrar yapma zorluklarında düzelme

Meni miktarının artması

Kısırlığın giderilmesi

Yaşam kalitesinin normallestirilmesi

Urogenital sistemden (Böbrek, prostat, mesane vs.) patojen mikropların temizlenmesi

PSA 'nın düşürülmesine katkı (Prostate Specific Antigen)

Genito-Urinary sistemdeki spazm ve kramplar için fayda

Brokoli, kür esnasında eş zamanlı olarak aşağıdaki faydaları da sağlar:

Kolesterol seviyesinin düşürülmesi

Bağırsak hareketlerinin düzenlenmesi

Kan basıncının ayarlanması

Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi

Kaynatılmış Brokoli Kullanmamızın Sebebi Nedir?

Taze veya kaynatılmamış brokoli,harekete geçirilmemesi gereken (aktif hale gelmemesi gereken) bazı enzimler içerir. Bu enzimleri etkisiz hale getirmenin en basit yolu, brokoliyi 5 dakika su içinde kaynatmaktır. 5 dakikalık bir kaynatma sonucunda bu enzimler etkisiz hale geleceklerdir. Eğer bu enzimler etkisiz hale getirilmezlerse brokoli, BPH (Iyi huylu prostat büyümesi), prostat ve genel olarak idrar yolları enfeksiyonlarından müzdarip olanlara başarılı bir sekilde tedavi yapmayacaktır. Brokoli çok önemli bilesikler içerir. Bu bilesikler sadece sözkonusu enzimler etkisiz hale getirildikleri zaman, prostat, BPH ve idrar yolları enfeksiyonu hastalarını tedavi edebilirler. Eger bu yapılmazsa brokolinin içerdigi enzimler, brokolinin bu hastalar üzerindeki etkisini azaltıcı farklı reaksiyonlara başlarlar.

Sık Sorulan Sorular:

Soru 1: 21 günlük kür süresine 3 günlük dinlenme süresi dahil mi? Hayvansal yaglardan kaçınılmasını öneriyorsunuz, bu hiç balık, tavuk, et ve hatta peynir yenmemesi anlamına mı geliyor? Neler yiyebilecegimize örnekler verir misiniz?

Cevap 1: 21 günlük tedavi süresi 3 günlük dinlenme süresini kapsamamaktadır. Izgara ile pisirilmis tavuk ve balık yiyebilirsiniz fakat tereyagı, iç yagı ve bunlarla pisirilmis yiyecekleri yememelisiniz. Düsük yaglı diyet peynirleri de yiyebilirsiniz. Baharat ve baharatlı yemeklerden ve her ne çesit olursa olsun kahveden (kafeinsiz olsa bile) uzak durmalısınız. Bitkisel sıvı yagları tercih etmeli ve margarin kullanmamalısınız.

Soru 2: Brokoliyi günde 1 kez mi yoksa 2 kez mi kaynatıyoruz? 1 lt için günlük brokoli miktarı ne kadardır ?

Cevap2: Sadece 1 kez kaynatıyorsunuz. Sabahleyin 250 gr la 500 gr arası brokoliyi 1 lt suyla agzı kapalı bir tencerede kaynatıyorsunuz. Yarısını sabahleyin aç karnına diger yarısını da aksam yemeginden önce içiyorsunuz. Brokoli suyunu içtikten sonra 20 dakika boyunca su hariç hiç bir sey yemiyor ve içmiyorsunuz. 20 dakika sonra kahvaltınızı veya aksam yemeginizi yiyebilirsiniz. Brokoliyi 5 dakikadan fazla kaynatmamalısınız.

Soru 3: Kaynatacagımız brokoli odunsu saplardan mı yoksa bitkinin çiçekli bölümlerinden mi olusuyor ?

Cevap 4: 250-500 gr 'lık günlük kür için bitkinin her iki bölümünü de kullanabilirsiniz :

Soru 4: Brokoliden kaçınıyorum, çünkü doktorum onun prostatımı azdıracak bazı kristalizasyonlara sebep olabildigini söyledi. Doğru mu ?

Cevap 4: Tam tersine, brokoli tedavisi kristalizasyonu önlüyor. Brokoli tedavisi (kürü) kristalizasyona sebep olamaz. Brokoli kürünü binlerce hasta üzerinde test ettik. Bu kürü uygulayan hastalardan bazıları da özellikle prostat taşlarını yok etmek ve mesanedeki kristalleşmeyi gidermek amacıyla kullananlardı.

Soru 5: Diger seyleri de yememize izin veriliyor mu ? Yoksa 7 gün boyunca sadece brokoli yiyip brokoli suyu mu içecegiz ?

Cevap 6: Elbette normal olarak diger seyleri de yemenize izin veriliyor. Fakat kahve vs. gibi kısıtlamalar var.

10 Aralık 2007 Pazartesi

KREATİN MONOHİDRAT

Kreatin Monohidrat (Creatine Monohydrate)
Kreatin Monohidrat (Creatine Monohydrate), tüm memelilerin vücudunda olan bir maddedir ve arginin, glisin ve metionin amino asitlerinden karaciğer, böbrekler ve pankreasta üretilen bir amino asit türevidir. Amino asitler ise bilindiği gibi protein moleküllerinin yapı taşlarıdır. Kırmızı et ve balık gibi pekçok hayvansal gıda kreatin içerir. Bununla beraber gıdalardaki kreatin miktarı küçüktür. 1 kg biftek sadece 1 gr kreatin içerir. Halbuki yoğun bedensel aktivite veya spor yapan bir kişinin günlük ortalama kreatin ihtiyacı 5-6 gr olup, bunun tamamının yiyeceklerden karşılanması hemen hemen olanaksızdır. Yiyeceklerden karşılanmaya çalışılsa bile beraberinde aşırı yağ ve kalori alımı da söz konusu olmaktadır. Bu yüzden sadece ek gıda ürünleri vücuttaki yağ ve kalori miktarını artırmaksızın, vücudun ihtiyacı olan kreatin miktarını karşılayabilirler
Doğal Kas Güçlendirici Kreatin, vücudun enerji üretmek için kullandığı yakıt olan ATP üretimine yardımcı olan ve aynı zamanda ani ve yüksek enerji ihtiyaçlarını karşılayan bir maddedir (Protein). ATP, vücutta özellikle beyzbol , futbol, voleybol, hentbol, koşu, yüzme, bisiklet, dağcılık, güreş, boks ve halter vb. gibi sporları yaparken yoğun şekilde kullanılır. Kreatin sportif performansı artırır. Kreatin en fazla kas veya adele dokularında birikir ve kasların özellikle sportif faaliyetler (koşu, ağır kaldırma vs.) esnasındaki ani enerji ihtiyaçlarını karşılamak için ATP (Adonosine TriPphosphate)’nin yakılmasına yardımcı olur. Amerika’da çeşitli sporcular üzerinde yapılan testlerde 28 gün boyunca düzenli kreatin alan sporcularda yağsız kas miktarında ve kaldırılan ağırlıklarda, kreatin kullanmayan fakat aynı egzersizlere katılan sporculara göre ortalama %51 oranında artış gözlenmiştir. Kreatin kullanımının insan için güvenli olduğuna ait sayısız bilimsel araştırma vardır. Yine yakın zamanda bir okul takımında yapılan, 28 gün boyunca bir glikoz, taurin, sodyum ve potasyum fosfat çözeltisi içinde günde 15,7 gr kreatin (oldukça yüksek bir doz) alan oyuncularda, süre sonunda yapılan kan testlerinde tüm parametrelerin normal limitler arasında olduğu ve karaciğere olumsuz bir etki olmadığı gösterilmiştir.
Kreatin, 1832 yılında bir Fransız bilim adamı tarafından keşfedildi. Fakat 1923 yılına kadar vücuttaki kreatin’in %95 inin kas dokularında biriktiği bilinmiyordu. Kreatin’in vücut üzerindeki etkileriyle ilgili bir rapor 1926 yılında “The Journal of Biological Chemistry” dergisinde yayınlandı. Uzunca bir süredir kreatin’in etkisinin bilinmesine rağmen, onun sportif performansı artırmak için ilk gerçek kullanımı 1992 Barcelona (İspanya) Olimpiyatları’nda yapıldı. 1996 Yaz Olimpiyat’ında madalya alan sporcuların ise ¾ (Dörtte üç) ‘ünün kreatin kullanması için iyi bir sebep vardı: Çünkü işe yarıyordu, hatta çok işe yarıyordu.
Öyleyse nedir bu Kreatin? Onun vücudumuzda karaciğer, böbrekler ve pankreasta doğal olarak üretildikten sonra kan akışıyla kaslarımıza taşınan ve kaslarımıza enerji sağlamak için kullanılan bir bileşik olduğunu biliyoruz. Kaslarımıza ulaştığında “Kreatin Fosfat” ‘a dönüştürüldüğünü ve bu yüksek güçlü metabolit’in kasların son enerji kaynağı olan ATP’leri üretmek için kullanıldığını da biliyoruz. Üstelik diğer performans artırıcı steroids ve ilaçlardan farklı olarak; %100 doğal olduğunu ve çoğu yiyecekte de doğal olarak bulunduğunu, bu yüzden de hiçbir sportif faaliyette ve uluslararası müsabakalarda yasaklanmadığını da biliyoruz. Aksi taktirde et ve balık yenmesinin de yasaklanması gerekirdi. Pek çok yiyecek, özellikle ringa, somon ve tuna balığı ile biftek bir miktar kreatin içerir. Bununla beraber en iyi kreatin kaynağı “Kreatin monohidrat” ‘tır.
Kreatin 2 hafta içerisinde yağsız kas miktarını önemli miktarda artırır. Aynı zamanda yoğun egzersiz performansının gelişmesinden ve enerji seviyesinin artırılmasından da o sorumludur. Yapılan araştırmalarla; kreatin’in enerji seviyesini, dayanıklılığı, kuvvet ve dayanma gücünü artırdığı ispatlanmıştır. Üstelik, kreatin yağsız kas miktarını artırırken yağ kaybını da hızlandırmaktadır.
Kreatin’e kimlerin ihtiyacı vardır?
İlk önce kreatin’e, daha fazla enerjiye ve yağsız kasa gereksinimi olanların ihtiyacı vardır. Daha sonra, vücudunu forma sokmak isteyenlerin, yağsız kas miktarını artırmak isteyenlerin ve fazla yağ kütlerinden kurtulmak isteyenlerin kreatin’i kullanmaları tavsiye edilir. Son olarak, yoğun fiziksel aktivite gerektiren bir işte çalışanlar, fiziksel stres ve uzun süreli yorgunluğa maruz kalan kişiler ve kreatin’in inanılmaz sonuçlarından hoşlanan veya bu sonuçları arzu eden kişiler onu rahatlıkla kullanabilirler.
Kreatin ne kadar dozda alınmalıdır? Ve herhangi bir yan etkisi var mıdır?
1. kullanım yöntemine göre; ilk hafta kaslarınızın kreatin’le doldurulması gerekir. Bunun için 1500 mg’lık tabletlerden günde 4 defa 3 tablet (Toplam Doz: 18 gr) yemeklerden önce (yemek aralarında) ve egzersizden sonra herhangi bir asidik olmayan meyve suyu ile birlikte alınır (genellikle üzüm suyu tavsiye ediliyor ama zorunlu değil). Daha sonraki haftalar günde 1 veya 3 defa (En az 4 saat arayla) 3 tabletle devam edilir. (Toplam günlük doz: 4,5 – 13,5 gr)
2.kullanım yöntemine göre ise; ilk hafta kaslarınızın kreatin’le doldurulması işlemi atlanarak doğrudan günde 1 veya 3 defa (En az 4 saat arayla) 3 tabletle (Toplam günlük doz :4,5 – 13,5 gr) başlanır ve devam edilir. Daha fazla doz almanıza gerek yoktur.
En iyi sonucun; egzersiz veya sportif faaliyetten yaklaşık 1,5 saat önce karkonhidrat esaslı bir yiyecek ile beraber alındığında ortaya çıktığı da gözlemler arasındadır. En iyi yönü de, kreatin’in herhangi bir inceleme veya araştırmada aleyhine bir yan etkinin rapor edilmiş olmamasıdır. Kreatin tamamen güvenli ve etkilidir. Kreatin kesinlikle hiçbir zararlı veya toksik madde içermez.
Kreatin devamlı mı yoksa periyodik olarak mı kullanılmalıdır?
Bazı araştırmalar kreatin’in periyodik olarak kullanılması gerektiğini belirtirken bazıları da devamlı kullanılabileceğini belirtmektedirler. Buna göre;
1-Yukarıda açıklanan 1.kullanım yöntemine göre ilk hafta kaslar kreatin’le doldurulur ve 2-3-4 ve 5. hafta günlük 4,5-13,5 gr’lık dozla devam edilir (Toplam 6 hafta). Daha sonra hiç ara verilmeksizin istenilen süre kadar bu kullanım şekli tekrarlanır.
2- 1. veya 2 kullanım yöntemine göre 6 hafta kreatin kullanımına devam edilir sonraki 2 hafta için kreatin alımı tamamen durdurulur ve 9. haftadan itibaren kullanıma tekrar başlanır.
Kullanım Önerisi: Gıda takviyesi olarak, ilk 7 gün için egzersizden önce ve sonra olmak üzere, günde 4-6 defa 3 tablet meyve suyu veya diğer tatlandırılmış sıvılarla alınabilir. Daha sonra destek kullanımı için, günde 1-3 defa 3 tablet alınabilir. Her doz arasında 3-4 saat süre bırakınız. Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur.

ÇUHA ÇİÇEĞİ (Oenethera biennis)

Çuha Çiçeği (Oenethera biennis) çeşitli alt türleri olan önemli bir bitkidir. Kuzey Amerika ve Avrupa'da yetişir. Bitki ve kökü eskiden beri tedavi amaçlı kullanılmıştır. Bununla beraber tohumundan elde edilen ve Gamma-Linolenik Asit (GLA) içeren yağının kullanımı yenidir. Çuha çiçeği yağı, tohumlarının preslenmesi sonucu elde edilmiş tamamen doğal bir üründür. % 9.5 oranında Gamma -Linolenik Asit (GLA), % 72 oranında omega-6 (Linoleik Asit), % 8 oranında omega-9 (Oleik Asit), potasyum ve magnezyum içerir. GLA önemli yağ asitlerinden biridir. GLA sağlık için gereklidir çünkü vücuttaki bütün organları kontrol eden ve hormonlara benzer etki gösteren bileşiklerin (Prostoglandin-PGS) üretiminde kullanılır. Bu bileşikler özellikle kalp, dolaşım, deri ve savunma sisteminde etkilidir. Ek olarak, GLA hücre zarının (cell membrane) önemli bir bileşenidir.
Bazı yiyecekler, temel yağ asitleri metabolizmasıyla ilgili enzimleri engeller. Aşağıda belirtilen durumlarda veya hastalıklarda da delta-6-desaturaz denen enzimin etkisi azalmaktadır. Bu enzim (delta-6-desaturaz), beslenme yoluyla alınan linoleik asidin (LA), gamma-linolenik aside (GLA) dönüşmesini sağlayan önemli bir enzimdir.
Doymuş yağlardan zengin diyet (Aşırı hayvansal yağ kullanımı)
Kolesterolden zengin diyet (Aşırı proteinli yiyecek tüketimi)
Aşırı alkol alımı
Çinko eksikliği
Stres, umutsuzluk ve çaresizlik duyguları (Stres hormonu Cortisol düzeyini artırır.)
Viral enfeksiyonlar (Bulaşıcı hastalıklar)
Radyasyon
Kanser
Yaşlılık
Şeker hastalığı
MS hastalığı
GLA vücutta bir dizi reaksiyonla Prostaglandin 'e (PGE1) dönüştürülür. Prostaglandin' ler hücre fonksiyonlarının düzenlenmesinde hayati öneme haizdir. Hormonlara benzerler fakat etkileri daha bölgesel ve ömürleri daha kısadır. Yukarıdaki durumlarda dışardan (beslenme yoluyla) GLA alınması hem vücudun GLA gereksinimini karşılar hem de eğer varsa besin alerjisi belirtilerini de azaltabilir.
Çuha Çiçeği Yağı 'nın Faydaları ve Kullanım Alanları:
Bağışıklık sistemini güçlendirir.
Bayanların özel günlerindeki baş ve karın ağrılarının (PMS ağrıları ve mensturel kramplar) giderilmesine yardım eder.
Hanımlardaki adet düzensizliklerinin giderilmesinde faydalı olabilir.
Menopoz semptomlarını azaltıcı etkisi vardır.
Egzema ve sedef hastalarının ciltlerini sağlıklı bir görünüme kavuşturmaya yardımcı olabilir. (Günde:3x2 softgel)
Çinko (mineral) ile birlikte alındığında ergenlik sivilcelerini (Akne) iyileştirebilir.
Aşırı alkol ve sigara kullanımı sonucu oluşan toksik (zehirli) etkileri azaltır
Yaşlılık etkilerinin geciktirilmesine faydalıdır. (Anti-aging etki)
Romatizma ve mafsal (eklem) iltihabı ağrılarının azaltılmasına yardımcı olabilir.
Kireçlenme sonucu meydana gelen bel, sırt, diz, omuz ve boyun ağrılarına karşı faydalı olabilir.
Yorgunluğu azaltmak ve çalışma isteğinizi artırmak için yararlıdır.
Güçsüz ve kırılgan tırnakları güçlendirir.
MS (Multiple Sclerosis) hastalığının ilerlemesini yavaşlatmaya faydalıdır. (Günde 3x2 softgel). Kullanım Önerisi: Çuha Çiçeği Yağı'dan, günde 3 kez yemeklerden sonra ek gıda olarak 1-2 softgel alınabilir. Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur.

ÇİLORELLA((Chlorella vulgaris)

Çilorella (Chlorella vulgaris)
mikroskopik boyutta (2-8 mikron çapında), tek hücreli, yeşil bir tatlı su yosunudur (Alg). Eski zamanlardan beri besin olarak kullanılmaktdır. Fosil kalıntılarının gösterdiğine göre 2,5 milyar yıldır genetik yapısı hiç değişmeyen ender bir canlı türüdür. Çilorella’ nın tek hücreli yapısı; onun eşsiz türünün ve vitamin, protein, mineral, amino asitler, nükleik asitler (RNA,DNA), temel yağ asitleri, enzimler ve karotenoidlerin yoğun bir kaynağı olmasına büyük bir avantaj sağlamaktadır. Çilorella bu besinleri saf, katkısız ve doğal olarak mükemmel bir denge içerisinde barındırır ve tek başına bile tam bir besindir. Çilorella, 20’ den fazla vitamin ve mineralin yanısıra bol miktarda doğal beta-karoten’ de (Bağışıklık sistemini güçlendirici ve kansere karşı koruyucu) içermektedir. Çilorella, %50-60 oranında proteinden oluşmakta olup klorofil’in doğada bilinen en yüksek oranlı kaynağıdır. O ayrıca demir, iyod, çinko, magnezyum, fosfor ve kalsiyum da içermektedir. Çilorella, sığır karaciğerinin içermekte olduğu B-12 vitamininden daha fazlasını içerir. Halbuki çoğu vejetaryen diyetinde bu vitaminin eksikliği görülür.
Çilorella, hücre seviyesindeki vücut fonksiyonlarının dengeli ve kararlı olmasına yardım eder. O sadece vücudun gereksinim duyduğu besinleri en üst seviyede sağlamakla kalmaz aynı zamanda vücudu zararlı maddelerden de temizler. Bu özellinden dolayı ona vücudumuzu “akort edici” de denilebilir. Milyonlarca kişi (özellikle Japonya ve Çinde) sırf bu özeliğinden dolayı kendilerini daha genç hissetmek veya görünmek için her gün çilorella almaktadırlar. Araştırmalara göre çilorella akyuvar aktivitesini arttırmakta ve hücrelere zarar veren bazı enfeksiyonlara karşı koruyucu özellikler göstermektedir. Çilorella bilinen en zengin klorofil kaynaklarındandır. Klorofili' in zarar görmüş dokuların iyileşme hızını arttıdığı bulunmuştur. Kolorofil, özellikle sindirim sisteminde kötü koku yaratan bakterileri yok ederek sindirim sistemine yardımcı olur. Ayrıca klorofil hemoglobin' e çok benzer bir yapıda olup, kan yapımını arttırdığı da düşünülmektedir. Çilorella, herhangi bir diyet programı ile birlikte kullanıldığında, diyet sonucu meydana gelebilecek vücudun enerji seviyesindeki düşmeyi gidermekte böylece kendinizi yorgun ve halsiz hissetmenizi önlemektedir. Bu nedenle çilorella kalorisi kısıtlanmış diyetlerde iyi bir besleyicidir. Ayrıca iştahınızı da tatmin ederek abur cubur diyebileceğimiz şeylere karşı da sizi koruyacaktır.
Çilorella’nın içerisindeki nükleik asitler (RNA ve DNA), bu tek hücreli bitkinin (yosunun) çok hızlı bir şekilde çoğalmasını ve onun kendine özgü hücrelerinin gençleştirilmesini sağlamaktadır. Biz çilorella’ yı vücudumuza aldığımızda bu hızlı hücre yenilenmesinden sorumlu nükleik asitleri de alıyoruz. Çilorella içerisindeki nükleik asitler, vücut enzimleri, protein ve enerji üretimini düzenlemektedirler. Bu nükleik asitler aynı zamanda proteinlerin parçalanarak amino asitlere dönüşmesine de yardım etmektedir. Çilorella' daki bileşiklerin hücreleri çeşitli toksik maddelerin etkilerine karşı detoksifiye ettiği de (arındırdığı) bulunmuştur. Bu etkinin özellikle içeriğindeki enzimler ve aminoasitlerden geldiği düşünülmektedir. Ayrıca araştırmalar göstermiştir ki; Çilorella’ nın selüloz çeperi sindirim sistemindeki ağır metallere (kurşun, civa, kadmiyum gibi) ve zararlı kimyasal maddelere yapışarak onların vücuttan atılmasını sağlamaktadır. Bu nedenle çoğu Japon hava kirliliğinin etkilerinden kendilerini korumak için düzenli olarak çilorella almaktadırlar.
Faydaları ve Kullanım Alanları:
Bir diyet proğramının yan etkilerini (halsizlik, güçsüzlük vs.) gidererek ve enerji seviyesini koruyarak sağlıklı kilo kaybına yardımcı olur ve özel hazırlanmış diyetlerde de destekleyicidir.
Vejetaryenler (Etyemez) için spirulina (mavi-yeşil alg) gibi çok iyi bir protein kaynağıdır.
Bağışıklık sistemini güçlendirir. (interferon üretimini , B ve T lenfositlerin etkisini arttırarak)
Kötü koku yaratan bakterileri yok ederek, sindirim sistemini destekler.
İyi bir protein, vitamin, mineral ve klorofil kaynağıdır.
Kansere karşı koruyucudur ve anti tümör etkiye sahiptir.
Enerji seviyesini artırır.
Zararlı (toksik) maddelerin (serbest radikal, hava kirliliği, sigara, alkol vs) etkisini azaltır.Yaşlılık etkilerini geciktirir (Anti-aging etki).
Radyasyon ve civa-kurşun gibi toksik metallerin etkilerinden vücudun korunmasına ve arınmasına yardım eder. (detoksifikasyon)
Kullanım Önerisi: Çilorella; 1000 mg’ lık tabletler halinde sunulmuş olup, yemeklerle beraber ek gıda olarak günde 3 defa 1 tablet alınabilir. Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur.

ANANAS(Bromelain):

ANANAS(Bromelain):
Bromelain; Ananas bitkisinden (Ananas comosus) elde edilen proteolitik özellikli (protein sindirici) bir enzimdir. Bilindiği gibi enzimler canlı organizmaların metabolizmasındaki biyokimyasal reaksiyonların işleyiş hızını bir katalizör madde gibi arttıran proteinlerdir. Bromelain ilk olarak 1957’ de tanıtıldı ve o zamandan beri bilimsel literatürde yerini almış 600’ dan fazla araştırma makalesiyle birçok hastalığa önemli faydaları olduğu kanıtlandı. Bromelain vücuttaki proteinleri ayrıştırıcı-sindirici bir enzimdir. Dolayısıyla onun ilk farkedilen özelliği sindirimi veya hazmı kolaylaştıran bir madde olmasıdır. Bu yüzden gıda sanayisinde ve bazı kültürlerde et yumuşatıcı ve pişmiş tahıl üretiminde de kullanılmaktadır. Bromelain Ananas bitkisinin sap ve gövdelerinden elde edilmektedir. Bu enzim sadece mide asidine yardımcı olmakla kalmayıp, aynı zamanda bağırsaklardaki alkalin (alkalik) ortama da olumlu tesirler yapmaktadır. Bu nedenle sindirim sistemi enzimlerinden pepsin (mide sıvısında bulunan protein sindirici bir enzim) ve tripsin’ in (pankreas tarafından salgılanan protein sindirici bir diğer enzim) ikame (yerine geçen) enzimi gibi düşünülür.
Fakat Bromelain’ in çağdaş kullanımı sadece sindirim sistemini desteklemekle sınırlı değildir. Antiinflamatuar (iltihap giderici-iltihabi reaksiyonu önleyen madde) etkisi sayesinde romatoid artrit (Rhumatoid arthritis) ve sinüzit (sinusitis) tedavisinde yardımcı olduğu da klinik çalışmalarla kanıtlanmıştır . Üstelik bromelain’ in sinüzit tedavisine olumlu etkileri ile ilgili kanıtların bir kısmı double-blind (ne hasta nede araştırmacının neyin tedavi edilmeye çalışıldığını bilmediği bir klinik araştırma türü) araştırmalarla desteklenmiştir. Bir başka double-blind çalışmada ise bromelain + tripsin kombinasyonu ile antibiyotik tedavisi alan idrar yolları enfeksiyonlu hastaların tamamı iyileşmişlerdir. Sadece antibiyotik tedavisi gören hastalarda bu oran % 46’ da kalmıştır. Yapılan ön klinik araştırmalarda ise 3-13 hafta boyunca bromelain verilen romatoid artrit hastalarının %73’ ünde iyi derecede iyileşmeler gözlenmiştir. . Bromelain, aşırı trombosit yapışkanlığını önlediği için doğal bir kan incelticidir de Bromelainin bu özelliği angina (Angina pektoris-kalbe yeterli kan ulaşmaması sonucu ortaya çıkan göğüs ağrısı) ve tromboflebit (kan pıhtılaşmasının sonucu olarak oluşan damar iltihabı) semptomlarının azalması şeklinde kendini göstermektedir. . Ayrıca bromelain balgam veya sümük yoğunluğunu da azaltmaktadır. Bu durum astım ve kronik bronşit hastalarına faydalı olabilmektedir.
Kullanım Önerisi: Bromelain-Ananas 500 mg' lık kapsüller halinde sunulmuş olup;gıda takviyesi olarak, öğün aralarında veya yemeklerle beraber 1 kapsül alınabilir. Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur.

ARI SÜTÜ

ARI SÜTÜ
Arı sütü; işci arıların gırtlak bezelerinden salgılanan bir bal emülsiyonudur. Kraliçe arının besini olup, besin değeri son derece yüksektir. Tüm yaşamı boyunca arı sütü ile beslenen kraliçe arının ömrünün uzunluğuna da en önemli işarettir. Diğer arılar sadece 2 ay yaşarken, kraliçe arının ömrü 6 yıldır. Bu besinde, kraliçe arının niçin inanılmaz büyük (iri), uzun ömürlü, verimli ve diğer arılarla mukayese edildiğinde neden daha fazla enerjiye sahip olduğunun sırrı saklıdır. Kraliçe arı, sadece arı sütü ile beslenerek günde 3.000 yumurta üretir ve bu emülsiyon kraliçe arıyı sağlıklı ve güçlü tutmak için gerekli besinleri de sağlar. Hayatlarının ilk 2 günü bebek arılar (lavra), işci arılar tarafından yapılan özel bir karışımla beslenirler. İşci arıların yutmaksızın çiğnedikleri, çiçek tozlarından yaptıkları ve başlarının üstündeki bir bezede sakladıkları özel bir madde ile karıştırdıkları bu maddeye arı sütü denilir. İlk 2 günde, bu kuvvetli protein gıdası bebek arıları (larvaları) küçük bir arıya dönüştürür. Bu işlem gerçekleştikten sonra, işci arılar arı sütü üretimini azaltırlar ve sadece mevcut kraliçe arı ve bir sonraki sefer kraliçe arı olarak seçilen arı için üretime devam ederler. Hem kraliçe arı hem de prenses arı bu gıda ile beslenmeye devam eder.
Araştırmalar, arı sütünün insan vücuduna da, en az kraliçe arıya sağladığı yayar kadar yarar sağladığını ortaya koymaktadır. Arı sütü, bir çok çeşit etken madde; enzimler, amino asitler, vitamin ve mineraller içermekle kalmayıp, metabolizma için çok önemli olan panteik asit (pantheic acid), asetilkolin (acetylcholine), protein, bağışıklık sistemini güçlendiren ve ruhsal-fiziksel dayanıklılığı artırıcı bir yağ asidi olan 10-HDA (10-Hydroxy-2 Decenoic Acid), sepanin asit (sepanine acid), hastalıkların iyileşme döneminden sonra sindirimi düzenlemek ve iştahı açmak için çok ideal olan oleik asit (oleic acid) içerir.
Doğal hormon ve enzimleriyle beraber içerdiği vitaminler arasında tüm B vitaminleri (B-Complex vitamins), A, C ve E vitaminleri vardır. Ayrıca 10 temel amino asitten (esansiyel) sekizini de (lizin, metionin, lösin, fenil-alanin, treonin, triptofan, valin, izolösin) doğal hormon ve enzimleriyle içermektedir. Tüm bunlara ilave olarak; kalsiyum, potasyum, fosfor, demir, sülfür, bakır ve silisyum minerallerini de içerir.
Bu faydalı maddeleri yüksek oranda içerdiği için, vücudu strese ve dış etkenlere karşı güçlü kılmakta ve onun anti-bakteriyel ve antibiyotik özelliği ise soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklara karşı korunmamıza yardımcı olmaktadır.
Arı sütü bir doğa harikası olarak; aşağıdaki durumları önlemede veya iyileştirmede yardımcı olmaktadır :
· Bronşiyal Astım
· Akciğer Hastalıkları
· Uykusuzluk
· Mide Ülseri
· Böbrek Hastalıkları
· Kırıkların daha hızlı iyileştirilmesi
· Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi
· Saç, cilt ve tırnakların beslenmesi ve güçlendirilmesi
· Sindirim sistemini sağlıklı tutmak
· Üreme ve boşaltım sistemini korumak
· Ruhsal ve zihinsel (mental) dayanıklılığı artırmak
· Düşük Tansiyon
· Metabolizmayı canlandırmak, enerji vermek
· Yorgunluk
· Soğuk algınlığı ve grip
· Strese ve dış etkenlere karşı dayanıklılık
· Sinirsel ve ruhsal dengenin kurulması
Yıllardır, arı sütünün olağanüstü gençleştirme gücü ve sağlığa faydaları araştırılmaktadır. Nispeten Amerika’da pek fazla bilinmemesine rağmen, Avrupa ve Asya’da çok uzun bir süreden beri bilinmekte ve kullanılmaktadır. Arı sütü’ nün ünü 1950’li yıllarda Avrupa’da onun hakkında yayınlanan yazı ve raporlardan sonra dünyaya yayılmıştır. Gerçekte arı sütü hakkında en fazla araştırma ve tıbbi yayın Fransa, Almanya, İtalya, Rusya, Çin ve Japonya’da yapılmıştır. Şu an için Japonya dünyada en fazla arı sütü tüketen ülke durumundadır.
Arı sütü, hem erkek hem de kadınların kullanabilecekleri bir doğal ürün olup, ruhsal ve fiziksel vücudunu dengede tutmak isteyen herkes, özellikle orta yaş ve üzerinde olanlar, menopoz dönemindeki kadınlar, en yüksek fiziksel dayanıklılığı arzu eden sporcu veya vücut geliştiriciler onu kullanabilir.
UYARILAR: Arı sütü bazı kişilerde allerjik reaksiyonlara neden olabilir.
Kullanım Önerisi: Arı sütü 1000 mg’lık softgeller halinde sunulmuş olup, gıda takviyesi olarak günde 1-2 defa 1 softgel alınabilir.

MANTARLARA KARŞI ETKİLİ DOĞAL İLAÇLAR

Mantarlara, özeliklede bağırsak mantarlarına karşı etkili doğal ürünler:
1. Gökçek İksiri mutlak gereklidir, çünkü vücuttaki curufu temizler ve bağışıklık sistemini güçlendirir.
2. ZYE ve sarımsak preparatları, fakat Gökçek İksiri ve Gökçek Tonik en etkili ürünlerdir.
Mantarlar, mycosis, mikozis, mikoz Mantar ormanda yetişen zehirli veya zehirsiz, yenen veya yenmeyen mantarlar alka gelmemelidir. Bizim burada anlatmaya çalıştığımız mantar virüsler, bakteriler ve parazitler kadar tehlikeli ve hatta bazen dahada tehlikeli olan deri, nefesyolları, ve bağırsak mantarlarından bahsedeceğiz.
Mantarlar önce eksojenik (harici) ve endojenik (dahili) mantarlar olmak üzere iki gruba ayırılır. Eksojenik mantarlar deri, tırnak ve ayak mantarları diye üç grupta incelenir. Endojenik mantarlar iki grupta incelenir ve bunlar küf mantarları (aspergillus, …) vede maya mantarı candida albicans, …) Küf mantarı olmadan maya mantarı yaşıyamaz. Küf mantarı ve maya mantarlarının vücuda yerlaşmesi bağırsak florasının tahribatına nedeniyledir.
Son yıllarda Almanyada sürekli candida albicansın ne kadar tehlikeli olduğundan bahsediliyor, fakat bu mantarın neden bu kadar çok yayılabildiği ve nasıl olupta bir çok hastalığa sebep olduğu konusunda pek birşey yazılmıyor. İşte burada bu konu matarların yayılmasına antibiyotitik ilaçlar (bakterileri öldürürcü) ve antimikozit (mantarları yokedici) ilaçlar ve kortizonlu ilaçlar en önemli etkenler olduğunu göreceğiz.
Küf mantarı hem faydalı hende zararlıdır.a-) Faydaları:1-) Tabiattaki artık maddeleri çürütür ve toprağa dönüştürür. 2-) Hayvan ve bitli artıkları ve ölüsünü vede insanın artılkarını toprağa dönüştürtür. 3-) İmalat sanayinde üretim aracı olarak kulanılır. 4-) Vitamiler, enzimler ve antibiyotikler üretümünde kulanılır.b-) Zararları:1-) Odun, tekstil, kağıt ve besinleri tahripederek milyarlarca zarara sebep olur.2-) Bitki hastalıklarının baş sorumlusu olup, meyve ve sebzeleri tahripeder ve milyarlarca zarara sebep olur.3-) İnsan ve hayvanlarda enfeksiyon ve allerji başta olmak üzere birçok hastalığa sebep olur.4-) Küf mantarlarının üretikleri zehirler (mikotoksinler) kanser başta olmak üzere birçok hastalığa sebep olurlar. Mantar türleri:Mantarlar likenlerle birlikte yaşarlar. Likenler fotosentezle karbonhidratları üretirler ve mantarlarda su ve mineralleri likenlere sunarlar. Böylece problemsiz birlikte yaşarlar. Antibiyotik ilaçların %25’inin küf mantarından eldeedilir. Bunedenle antibiyotik ilaçlar küf mantarlarının gelişmesi ve yayılması için ideal ortam oluştururlar. a-) Maya mantarları: Candida albicans ve kryptokokken en önemlileridir. b-) Küf mantarları: Aspergillus türleri, penicillum, mucor, botrytis, fusarium, alternaria ve cladosporium türleri en önemlileridir. Mantarların yayılışı:1-) Besinlerle küf mantarları yayılır.2-) Kimyasal ilaçlar küf mantarlarının yayılmasına sebep olurlar, örneğin penisillin küf mantarından eldeedilmiştir. 3-) Ağır metaller: Bakır ve civa gibi küf mantarlarının yayılmasına sebep olur örneğin eskiden bakır kaplarla yenen yemeklerden dolatı sıksık zehirlenmeler olmuştur. 4-) Küf mantarını tenefüs ederek zehirlenmeKüf mantarı nerede bulunur?Ahırları, hayvan bulunan evler, hyvan yemleri, tahıl ambarları, nemli veya yaş odalar, ev tozu, eski koltuklar, eski döşeme, tam olarak kurumamış yeni binalar, ağaç mobilya ve lamimnat gibi tahta döşemelerde kulanılan kimyasal ilaçlar, mutfak, besin depolanan kelerler, klimalar, nemli havanınaolduğu mekenlar, süsbitkileri, bitki artıkları, sabunlar ve kozmetik maddeler, diş macunları, kimyasal ilaçlardan: antibiyotikler, antialarjikler, antihistaminikler, kortizon ve mide-bağırsak ilaçları küf mantarları içerirler. Ayrıca kimyasal meteotlarla hazırlanan ilaçlar örneğin B12-Vitamini, penisilin vb. Küf mantarlarından eldeedilir. Buda fayda yerine zarar verir. Bu nedenle doğal yollarla vitaminalınması ve antibiyotikler yerine gökçek iksiri alınması daha uygundur.Mantar hastalıkları: Deri, tırnak ve ayakta görülen mantar türleri genelikle mukozada mantar olduğuna işarettir. Küf mantarları nefesyolları ve sindirim sistemine, özeliklede mide-bağısak mukozasına yerleşirler. Nefesyollarına yerleşmişse allerji, astım, allerjik bronşit ve mide-bağırsak mukozasına yerleşmişse besinallerjisi, migren, depresyon, hormon anormalikleri vede mide-bağırsak rahatsızlıklarına sebep olurlar.Mikotoksinler (mantar zehirleri):Kronik bronşit, astım, psödo-krup, bronş karzinomu, ishal, kabızlık, bulantı, besinallerjisi, kronik bağırsak ilt. (enterit), kalın bağırsakilt. (kolit), kalın bağırsak ülseri, psodö-allerji, allerji, allerjik astım, kronik bronşit, enfeksiyon ve çoçuklarda hiperaktifitete neden olur. Buna karşı kulanılan kortizonlu ilaçlar küf mantarının yayılmasına neden olduğundan hastalık dahada karmaşı bir hal alır ve daha başka hastalıklarda ortaya çıkar. Mikotoksinler organizmayı taripeder, mutajenik (genetik değişim yaratan), kanserojen (kanser yapıcı), ve teratojenik (organ ve dokuların özürlü olmasına sebep olan) etkilere sahiptir.Mikotoksinler, mantar zehirleri: Küf mantarının zehirlerini yani mikotoksinleri üretmesi besin maddeleri ve hayvan yemleri ile mümkündür. Nemli ekmek hemen küflenirken , kuru ekmek asla küflenmez. Küf mantarı 0-40 derece arasında her zaman mikotoksin salgılıyabilir. Küf mantarının mikotoksin üretimi durdurulamaz, fakat besinler hazırlanırken dikat edilirse küf mantarının yayılması önlenir. En tehlikeli çavdar mahmuzu mantarıdır. Bu mantar ishal, kusma, bulantı, başağrısı, organların ölmesi, sinirlerin tahrip olması, kaslaerda karıncalanma, kramplar, sara vb. Rahatsızlıklara sebep olur.Küf mantarının en önemlileri:1-) Aspergillus flavus2-) Aspergillus fumigatus3-) Aspergitus nigerBunlar çok tehlikeli mikotoksik maddeler olan: Aflotoksin B1, G1, M1, Patulin, Ocratoksin A, Kojiasidi (Cojiasidi) ve Penisilinasidi üretürler. Bu mikotoksinler: Tansiyon düşürücü, mutajen, teratojen, kanserojenje, nefrotoksik etkiye sahiptirler. Küf mantarlarının üretiği bazı zehirler ise östrojen (dişilik hormonu) gibi etkiye sahiptirler.Mikotoksikozlar (Mikotoksinlerin sebep olabileceği hastalıklar):İshal, kusma, mide ağrısı, ağız ve yutakta yanma, kas krampları, nefes alış-verişlerini felçe uğratma, nabız zafiyeti, titreme, üşüme, eklem ağrıları, bazı uzuvlarda uyuşukluk, nefes darlığı, sara, hafıza kayıbı, koma, romatizma, MS (multiple skleroz), Parkinson hastalığı, Lupuserythematodes (kılcal damarlardaki patalojik değişiklikler, kronik yorğunluk, hormon anormalikleri vb hastalıklarMikotoksikoz türleri:a-) Eksojenik (harici) nedenlerle ortaya çıkan mikotoksikozlar:1-) Küf mantarının yayılması, örneğin: Orman, tahıltarlaları ve binalar2-) Kimyasal ilaçlar ve ağır metaller, örneğin haşerelere karşı kulanılan ilaçlar.b-) Endojenik (dahili) mikotoksikozlar:1-) Mikotoksin içeren ilaçlar2-) Antimikozitikalar (mantarlara karşı kulanılan ilçlar)3-) Küf mantarlarının üretiği besinlerBunlardan eksojenik mikotoksikozları tedavi etmek kolaydır. , fakat endojenik mikotoksikozlar çok problem yaratabilir. Endojenik mikotoksikozlar primeri (birinci) ve sekodori (ikinci) olmak üzere iki gruba ayrılır. Primer mikotoksikozlar direkt olarak küf mantarları tarafından sebep olunan rahatsızlıklar olurken sekondori mikotoksikozlar ayrıca bağırsakların, özeliklede ince bağırsağın tashrip olması nedeniyle daha kompleks bir durum ortaya çıkar.
Mantarların semptomu (belirtileri) 1:Maya mantarları şeker ve karbonhidratlarla beslenir ve bunlarda ürettiği zehirli gazlar şişkinlik yapar. 2-) Nefes darlığı ve kalprahatsızlıkları: Karındaki gaz diyaframı yukarı doğru kalrdırır. Sıkışan akciğer nedeniyle defes darlığı ve sıkışan kalp nedeniylede kalp rahatsızlıkları görülür. 3-) Dişeti ve dilde beyaz tabakalar oluşur fırcalamave yıkama ile gecsede yenide oluşur.4-) Deride kaşıntıya sebep olur. 5-) Bağırsak mantarlarının aşırı şeker tüketmesi nedeniyle kişinin kanında şeker yetersizliği görülür. Vücudun şeker ihtiyacı giderilemediğinden kişi sürekli şekerli maddeler yer. 6-) Bağısaklardaki mantarlar faydalı bakterileri yavaş yavaş yokederek yerini alı. Bu nedenlede kişide kabızlık, ishal vb. Rahatsızlıklar ortaya çıkar.Bu mantarlar sonra idrar yollarına geçer. 7-) Kişi alkol içmediği halde ağzı alkol kokuyorsa buna bağırsak mantarlarınaın sebe olduğu alkol üretimindendir. 8-) Kronik mesane ve vajina iltihaplanması:Antibiyotik ilaçlar bakterileri öldürürken mantarların yayılmasına neden olur. Böylece daha tehlikeli ve sıksık iltiplanmalar görülür. 9-) Eklem ve kas ağrıları: Mnatarların salğıladığı mikotoksinlereklem ve kaslarda yoğunkaşarak ağrılara sebep olur. Bu ağrıların romatizmadanmı mikotoksinlerdenmi olduğu analşılamaz.10-) Yorğun dermansız ve konsentre olamama: Vücut sürekli mantarlar ve zehirleri (mikotoksiler) ile uğraşmaktan kendini regenerasyon (yenilem) yapamaz ve kişi genelikle yorğu olur ve konsentre olamaz.11-) Cinsel isteksizlik: Kişide enerji yetersizliği olduğundan, buda cinsel isteksizliğe sebep olur. Ayrıca mantarların salgıladığı mikotoksinler hormon beneri etkiye sebep olduğundan kadınlarda kısırlığa dahi sebep olabilir. Mantarlar doğum konturol hapları ile dahada çok yayılırlar ,ç ünkü bu onların besinin oluşturur. Mantarlar her insanda başka rahatsızlıklara sebep olabilir. Bu nedenle bu rantarın rahasızlığı şu değil denemez. Kendini teşhisetme:1-) Şişkinlik, kabızlık, ishal2-) Makatta kaşıntı ve kızarıklık3-) Mide ağrısı ve ağız kokusu4-) Aşırı yorğunluk, dermansızlık konsentre olamama5-) Unutkanlık, isterksizlik6-) Aşırı tatlı yeme isteği7-) Kaskarın titremsi ve aşırı aclık duygusu8-) Nefes darlığı, burun tıkanması, kulak iltihaplanması9-) Ense ağrısı10-) Eklem ağrısı ve şişmesi11-) Deride sivilce, saçların yağlanması, deride kuruma, 12-) Küf gibi pis bir koku13-) Adet halinde aşırı ağrılar mantar enfeksiyonu nedeniyle14-) Mesane iltihaplanması15-) Prostat iltihaplanması16-) Cinsel isteksizlikBunlar dan birkaçı görülürse mantar olbilir.
Küf mantarı nasıl teşhis edilir?Defi-hacet testi: Defi-hacettenin (dışkı) değişik noktalarından alına nümuneler laboratura gönderilir ve inceleme sonucunda mantar bulunursa tedaviye başlanır. Çoğu zaman defi-hacet testi yeterli olmamakta ve ve kişideki mantarlar teşhis edilememektedir. Bu nedenle şüpheli durumlarda kann testi yapılmalıdır. Hemagglutinasion test, yani kanda İmmünglobulin Tip M (İgM) kanda bir hafa gibi kısa süreli devriye görevi yapar, şayet İgM kanda varsa mantarda var demektir. İmmünfloreszenz testi: Buradakanda immünglobulin Tip G (İgG) olup olmadığına bakılır, şayet varsa vücutta bir aydır mantarlara karşı mücadele olduğunu gösterir.
Küf mantarının tedavisi: 1- Besinlerin bozulmadan atrılması gerekir, bozulunca tehlikelidir.2-) Evin temiz tutulması ve küf mantarından korunması3-) Kimyasal ilaçlar, özeliklede küf mantarının yayılmasın sebep olabilecek penisili ve kortizonlu ilaçlardan uzak durlmalıdır.4-) Spor yapılmalı5-) Hijyene dikkatedilmeliKüf mantarına karşı en etkili doğal ilaç sarımsak-, ve ZYE preparatları, Gökçek Tonik ve Gökçek iksiri Küf mantarı ve maya mantarı (cadida albicans), Unutulmamalı küf mantarı (aspergillus ve diğerleri) olmadan, maya mantarları (candida albicans ve diğerleri) yaşıyamazlar ve manatarların yayılmasında Epstein Bar Virüsü çok önemli rol oynar.Allerji ve şişkinliğin sebebi bağırsak mantarlarıdır: Sibel hanım tam 10 yıl yakalandığı amansız hastalıklar ki bunların başında özeliklede meyve, fındık, fıstık vb yiyeceklere karışı allerji, iltihaplı hastalıklar ağrılar vb,. Frankfurt ve çevresindeki kliniklerde gitmediği uzman doktor kalmaz. Fakat doktorlar hastalığına teşhis koyamazlar, kız kardeşi bana bunun ne olabileceğini sordu. Bende şayet yemekten sonra şişkinlik oluyorsa, allerjisi varsa ve kalbinde sıkışma gibi haller oluyorsa mutlaka bağırsak mantarı vardır vebunu teşhis etmek çok zordur dedim. Sibel hanım doktoruna bağırsak mantarı olup olmadığının teşhis edilmesini istemiş, doktorları buna biz karar veririz derelersede bayanın diretmesi karşısında bir düzine araştırmadan sonra bağırsakalarında 45 cm lik bir kısmın tamamen tahrip olduğunu ve hemen amaliyat olması gerektiğini söylemişler ve amaliyat etmişlerdir.

AT KESTANESİ

AT KESTANESİ
Çoğu kişi zehirli olduğunu bilir de pek toplayanı olmaz bu kestanelerin. Tadı çok acı ve öldürecek kadar zehirli olduğu için sadece haricen kullanılan bu bitki, son yıllarda kozmetikçiler tarafından keşfedildi.
Yaz aylarında pembe ve beyaz çiçekleriyle yol kenarlarını süsleyen at kestanesi ağaçlarından, sonbaharda yollara iri iri taneler dökülür. Özellikle kadınların daha genç görünmek için ilgi gösterdiği kırışık giderici kremlerde ana etken madde olarak atkestanesi kullanılıyor. Atkestanesi cilt bakımında mucize gibi etkileriyle tam bir şifa kaynağı olarak görülüyor. Atkestanesi ile yapılan krem ve yağlar birçok cilt sorununa kesin çözüm getiriyor. Ciltteki genişlemiş gözenekleri kapatıyor, yüzdeki kırmızı görünen kılcal damarları yok ediyor. Bu özellikler atkestanesinin damar büzücü oluşundan kaynaklanıyor . Günümüzde birçok botox etkisi yapan krem, vücut bakım ürünü ve sıkıştırıcılarda atkestanesi bulunuyor. Romatizmal ağrılar, kas ağrıları, saç dökülmesi, yüzdeki güneş lekeleri, damar ağrıları ve göğüslerin toparlanmasında son derece etkili olan atkestanesi, hemoroit tedavisinde kullanılır; bacaklardaki variste dolaşımı düzenler, ağrıları dindirir, gevşemiş boyun derisini sıkıştırır. Evde at kestanesi yağı yapmak için sonbaharda olgunlaşan tohumlar kabuğundan çıkarılıp rendelenir. Bir kavanozun üçte biri at kestanesi ile doldurulur, geri kalanına saf sızma zeytinyağı konulur ve kızgın güneşte 45 gün bekletilir. Her akşam çalkalanır. Daha sonra süzülür, bir cam şişeye doldurulup serin yerde saklanır. İhtiyaç hissedilen her durumda şikayet edilen tüm vücut bölgelerinde bu yağ rahatlıkla kullanılabilir. Göz çevresi kırışıkları, kılcal damar çatlamaları ve gevşemiş boyun derisinin düzeltilmesi için her akşam yatmadan birkaç damla yağ ile yüze ve boyuna masaj yapmak faydalıdır. Vücuttaki deri çatlaklarına ve varislere aynı şekilde muntazam olarak kullanıldığı zaman şikayetler ortadan kalkacaktır. At kestanesinden losyon hazırlamak için ise 4-5 tane atkestanesini rendeleyin. 2 tane atkestanesi yaprağı ile birlikte 2 su bardağı suyun içinde bir taşım kaynatın. 15-20 dakika demlendirin, soğuduktan sonra süzün. Hazırlanan losyon, ödem yapmış ayak ve bacaklarda, ağrıyan eklemlerde rahatlıkla kullanılabilir

8 Aralık 2007 Cumartesi

ŞİFALI BİTKİLERİN KULLANIM BİÇİMLERİ

ŞİFALI BİTKİLERİN KULLANIM BİÇİMLERİ:
Önemli hastalıkların tedavisi mutlaka uzman doktorlar tarafından uygulanmalıdır .Şifalı bitkiler kitabı size bu konuda yardımcı olacaktır. Size bitkileritanıtacak, etkinlik biçimleri hakkında bilgilendirecek ve bitkileri doğadankendi ellerinizle toplayıp kurutmaya sizi davet edecektir. Bu arada da sık sık,şifalı bitki çayları ile kişinin kendini tedavi edebilmesinin ayrıntıları vesınırları hakkında sizleri uyaracaktır. Bitki çayları ve tentürleri etkili vezararsız ilaçlardır. Ama önemli hastalıklarda ancak, bir uzmanın uyguladığıtedaviye eşlik edebilir veya onu destekleyebilir.Şifalı bitkilerle ilgilenmek isteyen kişinin, bitkinin yapısı, organları ve buorganların işlevleri hakkında bazı temel bilgilere sahip olması gerekir. Birbitkinin çeşitli organları, birbirine benzemeyen çeşitli etken maddeler içerir.Şifalı bitkilerle tedavi alanında bu organlar, bitkisel droglar olaraktanımlanır. Yaygınlıkla kullanılan organ, glikozitler ve alkaloitler içerenyapraklardır. Kök ve yapraklar arasında taşıma işlevi üstlenen bir yol olarak datanımlanabilecek saplar ise genellikle kullanılmaz, ama bu kural bazı bitkilerdedeğişebilir. Yani, bazı bitkilerin sapları da etken madde içerebilir. Aynıbiçimde, bazı ağaçların kabukları da etken madde açısından zengindir.Yeraltındaki, adeta depo görevi üstlenen sürgünler, biçimlerine göre, kök sap,yumru, kök veya soğan adları ile tanımlanır. Kökler, topraktan emdikleri su vemadensel tuzları yapraklara gönderirler. Genellikle şeker, bazen vitaminler vealkaloitler depolarlar. Çiçek ve meyve, bitkinin soyunun devamının sağlanmasıgörevini üstlenmişlerdir. Genellikle içerdikleri etkin maddeler nedeniyle,şifalı bitkilerle tedavi alanında önemli yere sahiptirler. Toplanmayan çiçekmeyve oluşturur. Bitki tohumu, bitkinin gelişme aşamasında gerekli olan etkenmaddelerin özünü içeren bir depodur. Çiçeksiz bodur bitkiler ise, çiçek tozu(polen) benzeri, sarımsı tozlar üretirler.Okuyucuya bu kitapta, hiçbir yan etki yapıcı veya zehirleyici madde içermeyen,genellikle tanınan şifalı bitkiler ve onların tedavi edici özellikleritanıtılmaya çalışılacaktır. Bu kitabı okuyarak, kendiniz için yararlı olacağınainandığınız reçeteleri gönül rahatlığı içinde uygulayabilirsiniz. Bazen olumlusonuç alamamanız da söz konusu olabilir. Ama, önerilen reçeteleri uygun biçimdeve dozajlarda uyguladığınızda, kötü bir sonuçla karşılaşmayacağınıza kesinlikleinanabilirsiniz.Değerli okuyucular, Şifalı bitkilerin tedavi edici gücüne inanabilir ve hattaonlarla başarılı sonuçlar elde etmiş de olabilirsiniz. Ama sağlığınıza gerçektendeğer veriyorsanız, özellikle, önemli sonuçlara yol açabilecek hastalıklardadoktora görünmeyi ihmal etmeyiniz! Basit bir rahatsızlık sandığınız belirtiler,yaşamsal önemde bir hastalığın ön belirtileri olabilir!... Hastalıkların teşhisive tedavisi yalnızca uzman tıp doktorlarınca gerçekleştirilebilir !... Lütfen bukonuyu gözardı etmeyiniz !…Şifalı bitkilerin tedavi edici gücünden, basit rahatsızlıklarınızı geçiştirmek için yararlanın. Önemli hastalıkların tıbbi tedavisi sırasında da, doktorunuzunonayını almak kaydıyla, bu tedaviye şifalı bitkilerle destek verebilirsiniz.Ama, çok iyi tanımadığınız bitkilerle kendinizi tedavi etmeye hiçbir zamankalkışmayınız! Doğada her hastalığa çare olabilecek pek çok sayıda şifalı bitkivardır; ama bu bitkileri gereğince kullanabilmek için bilimsel eğitime de kesinlikle gerek vardır!

ŞİFALI BİTKİLER KISACA TANIMLARI

ŞİFALI BİTKİLER KISACA TANIMLARI VE FAFDALARI
Abdestbozanotu (pimpinella saxisfrage) : Gülgillerden; siyah ve yeşil boyaçıkartılan bir bitkidir. Rutubetli yerlerde yetişir. Boyu 70 santimetrekadardır. Kökü akıcıdır.
Faydası : Mideyi kuvvetlendirir. Göğüs ağrılarını dindirir. Ateşi düşürür.Boğmaca, öksürük ve baş ağrılarını keser. Vücuda dinçlik verir. Balgam ve tersöker. Burun kanamalarını keser. Bademcik şişlerini indirir. Mide yanması vebağırsak gazlarını giderir. Çıbanın olgunlaşmasına yardım eder.Acıağaç (kuvasya ağacı) : Sedefotugillerden; 2-3 metre boyunda küçük birbitkidir. İnce kabuklarının üzerinde sarı benekler vardır. Çiçekleri kırmızıdır.Sıcak ülkelerde yetişir. Bu ülkelerde acı ağaç kabuklarından yapılan kaplardansu içenlerin kuvvetleneceğine inanılır. Hekimlikte ; kökü, kabuğu ve odunukullanılır. Etkili maddesi "Quassine"dir. Çok acıdır.Faydası : İştah açar, hazmı kolaylaştırır. Ateşi düşürür. Tükürük ifrazatınıarttırır. Mide, bağırsak, karaciğer ve böbreklerin çalışmasını düzenler. Böbreksancılarını keser, taşların düşürülmesine yardımcı olur. Bağırsak kurtlarınıdöker. Kanamaları durdurur. Haşarat kaçırıcı olarak da kullanılır. Fazlakullanılacak olursa; baş dönmesi, mide bulantısı ve kusma yapar.Acıbakla (termiye) : Baklagillerden; otsu bir bitkidir. Acı taneleri kullanılır.Faydası : Besleyicidir. İdrar söktürür ve idrar yollarını temizler. Böbrekiltihabını giderir. Böbrek taş ve kumlarının düşürülmesine yardımcı olur. Başağrılarını dindidir. Romatizma, lumbago ve siyatik ağrılarını keser. Albüminmiktarını düşürür. Vücutta biriken tuzu atar.Acıçiğdem (güzçiğdemi) : Zambakgillerden; sonbahar aylarında çiçek açan, morrenkli, zehirli bir bitkidir. Rutubetli yerlerde yetişir. Hekimlikte haricenkullanılır.Faydası : Romatizma ve nikris tedavisinde kullanılır. Ancak zehirli olduğundandikkatli olmak gerekir.Adaçayı (salvia officinalis) : Ballıbabagillerden; özellikle Akdeniz bölgesindeyetişen ıtırlı bir bitkidir. Menekşeye benzeyen çiçekleri haziran, temmuzaylarında açar. Yaprakları uzun, kenarları tırtıllı, beyazımsı yeşil renktedir.Hafif kafuru kokusu vardır. Çiçek açtığı zaman toplanıp, kurutulur.Faydası : Mide va bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazımsisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Boğaz, bademcik ve dişeti iltihaplarınıgiderir. Göğsü yumuşatır. Astımdaki sıkıntıları geçirir. İdrar ve ter söktürür.Banyo suyuna katılıp yıkanılırsa; zindelik verir. Günde, 3 kahve fincanındanfazla içilmemelidir.Adamotu (köpekotu) : Patlıcangillerden; geniş yapraklı, fena kokulu birbitkidir. Kökü, insan şeklini andırır. Bilhassa Antalya çevresinde yetişir.İçeriğinde "Hyoscyamine", "Hyoseine" ve "Atropine" vardır.Faydası : Şehvet artırıcıdır.Adasoğanı (scille) : Zambakgillerden, bir çeşit bitkidir. Yaprakları uzun şeritşeklindedir. Çiçekleri; yeşil ve beyaz damarlıdır. 2 kilogram kadar olan soğankısmı, yapraklarının altındadır. Acı ve zehirlidir. 7,5 gram adasoğanıöldürebilir. İçeriğinde "Scillarena glikozidi" vardır. Tazeyken kullanılmaz.Aksi halde zehirlenme ve kusmalara yol açar. Soğanın etli olan orta kısmıdilimlenerek kurutulur. Sonra dövülüp toz haline getirilir. Ev ilaçlarında çokdikkatli kullanılması gerekir.Faydası : İdrar söktürür. Kalp hastalarında vücuda biriken suyu boşaltır.Azotemi'yi azaltır. Böbrek hastalarının kullanmaması gerekir. Uzun sürekullanılacak olursa "Albüminüri" yapar.Ağaçkavunu (utruç) : Turunçgillerden; yaprakları mavimsi pembe bir ağaçtır.Meyvesi; buruşuk kabuklu iri limona benzer.Faydası : Ferahlatıcı, serinletici ve kabızlık gidericidir.Ahlat (yaban armudu) : Gülgillerden; kendi kendine yetişen ve üzerine armutaşılanan bir ağaçtır. Yemişi iyice olgunlaştıktan sonra yenir.Faydası : Meyveleri, ishal keser. Zehirli hayvan sokmalarında da filizleridövülüp, konur.Ahududu (ağaççileği) : Gülgillerden; böğürtlen gibi çalı halinde, dikenli birbitkidir. Kümeler halindedir. Kendiliğinden yetişir. Meyvesi duta benzer.Sarımtırak kırmızı portakal renginde, sulu ve güzel kokuludur. Meyvesi toplanıp,kurutulur. Reçel, şurup ve likör yapılır. Meyve olarak da yenir.Faydası : Kanı temizler, vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar.Terletir ve idrar söktürür. Kabızlığı giderir. Vücuda dinçlik verir. Romatizma,mafsal kireçlenmesi, nikris, boğaz, bademcik ve göz iltihaplarında kullanılır.Kansızlık ve veremde çok iyi bir gıdadır. Ateş'i düşürür. Üre ve şekerhastalarına da faydalıdır. Mideülseri olanların kullanmamaları gerekir.Akasya (salkımağacı) : Baklagillerden; bir çeşit süs ve gölge ağacıdır. Salkımçiçekli ve küçük yapraklıdır. Çiçekleri güzel kokar. Çiçekleri kullanılır.Faydası : Nefes darlığını giderir. Astımın şikayetlerini giderir.Akdiken (geyikdikeni) : Cehrigiller familyasından; 3-5 metre boyunda birbitkidir. Meyveleri; siyah ve etkilidir. Hekimlikte; meyvelerinden yapılan şurup"Sirop de Nerprun" kullanılır. Ev ilaçlarında; kök ve kabuklarındanyararlanılır.Faydası : 20 tane meyve yenecek olursa, şiddetli müshil tesiri gösterir vekabızlığı giderir. Kaşıntıları da keser. Ancak, belirtilen miktardan fazlakullanılmamalıdır. Aksi halde, şiddetli karın ağrılarına sebep olur.Akhuşağacı (kayınağacı) : Kayıngillerden; nemli topraklarda yetişen bir ağaçtır.Meyveleri küçüktür. Yaprakları ilkbahar aylarında toplanıp kurutulur.Faydası : İdrar söktürür. Vücutta biriken suyu boşaltır. Böbreklerin düzenliçalışmasını sağlar. Şişmanlamayı önler. Romatizma ağrılarını dinlendirir. Ayakkokularını keser. Saçları gürleştirir, kepekleri yok eder. Cilt hastalıklarınıtedavi eder. Kalp kifayetsizliğinin sebep olduğu idrar tutukluğunu giderir.Vücutta biriken tuzu atar. Üremi ve albüminde faydalıdır.Alıç (ekşimuşmula) : Gülgillerden; kırlarda yabani olarak yetişen bir ağaçtır.Meyveleri; küçük muşmulaya benzer, kırmızı renklidir. Tadı mayhoştur. Hekimliktemeyvesi kullanılır.Faydası : Asabi çarpıntıları giderir. Sinir bozukluğunu geçirir. Yüksektansiyonu düşürür. Aritmide kullanılır. Uykusuzluğu giderir. Kalbikuvvetlendirir. Damar sertliği ve göğüs nezlesinde faydalıdır.Altınbaşakotu (solidago officinalis) : İdrar tutukluğu, albümin, nefrit, üremive sistit tedavisinde kullanılan bir çeşit bitkidir.Faydası : Asabi çarpıntıları giderir. Sinir bozukluğunu geçirir. Yüksektansiyonu düşürür. Aritmide kullanılır. Uykusuzluğu giderir. Kalbikuvvetlendirir. Damar sertliği ve göğüs nezlesinde faydalıdır.Altınkökü (ipeka) : Güney Amerika'da yetişen bir bitkidir.Faydası : Az miktarda kullanıldığı takdirde tatlandırıcıdır. Yüksek dozlardakullanılırsa kusturur, ishal yapar. Müzmin bronşitte ifrazatı artırır.Amberkabuğu (croton elutheria) : Antil adalarında yetişen "liquidamber/sığlaağacı" denilen ağacın kabuğudur. Kabukların dışı kahverengiye yakın gri; içi isesarıdır. Yandığı zaman hoş bir koku verir.Faydası : Dizanteri ve ishali keser. Hazım bozukluklarını giderir. Kansızlıktafaydalıdır. Anne sütünü artırır.Amberbaris (kadıntuzluğu) : Yabani, çalı şeklinde, sarı çiçekli bir ağaçtır.Kökü acıdır. Yaprakları ve yemişi tatlıdır. Seyrek ormanlarda bulunur. Boyu 2-3metre arasındadır. Meyvelerinde bol miktarda C vitamini vardır. Meyveleri,kabukları ve kökü kullanılır.Faydası : Karaciğer ve safra kesesi hastalıklarını iyileştirir. Ateşi düşürür.Hazım bozukluklarını giderir. Bağırsak iltihaplarını tedavi eder. Öksürüğükeser. Mideyi kuvvetlendirir. İştah açar. Ağız yaralarını iyileştirir. Kandolaşımını düzenler. Yüksek tansiyonu düşürür. Siyatik, romatizma ve eklemağrılarını giderir.Anason (anis):Vatanı Asya'dır. Maydanozgillerden; yarım metre kadaryükseklikte bir bitkidir. Yaprakları yuvarlak ve böbrek şeklindedir. Çiçekleribeyazdır; meyveleri küçüktür. Meyvelerinde "Anethol" vardır. Kokucu ve yakıcılezzettedir. Temmuz ve ağustos aylarında toplanır.Faydası : Hazmı kolaylaştırır. İştahsızlığı ve yemeklere karşı duyulantiksintiyi giderir. Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. İdrarı artırır.Kusmaları ve ishali keser. Aybaşı kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Ancak,aybaşı kanamaları ve hamilelik döneminde kullanılmaz. Anne sütünü artırır.Sinirleri yatıştırır. Migren ağrılarını keser. Beyin yorgunluğunu giderir. Uykuverir. Kalbi kuvvetlendirir. Kan dolaşımının düzenli olmasını sağlar. Cinselarzuları kamçılar. Astım, nefes darlığı ve bronşitte görülen şikayetlerigiderir. Öksürüğü keser. Yaşlılarda meme sarkmasını önler. Fazla miktardakullanıldığı zaman uyuşukluk verir.Andızotu (atgözü) : Bileşikgillerden; nemli yerlerde yetişen, 1 metre kadar sapıolan, bir çeşit ottur. Yaprakları büyük, yumuşak ve yuvarlaktır. Çiçekleri sarırenkte olup, acı ve kokuludur. Kökü kalındır. Meyveleri küçük fıstık kozalağınabenzer.Faydası : Mideyi kuvvetlendirir. Balgam söker. Mikropları öldürür. Vücuttabiriken tuzu atar. Üremi, nefrit, sistit, idrar yolları hastalıkarındafaydalıdır. Nefes darlığını giderir. Karaciğer hastalıklarını tedavi eder.Kaşıntıları keser. Fazla kullanıldığı zaman mide bulantısı yapar.Antep fıstığı (şam fıstığı) : Antepfıstığıgiller familyasındandır; Gaziantephavalisinde yetiştirilen, 5-10 metre yüksekliğinde bir ağaç ve bunun meyvesidir.İçeriğinde sabit yağ, sakkaroz ve proteinli maddeler vardır.Faydası : Vücudun gelişmesini sağlar. Bedeni ve zihni gücü arttırır. Cinselistekleri kamçılar. Böbrek ve safra kesesi ağrılarını hafifletir. Göğsüyumuşatır, öksürük söktürür.Ararot (maranta nişastası) : Sıcak iklimlerde yetişen "Maranta" adlı kamıştanveya ona benzer başka bitkilerin köklerinden çıkarılan beyaz bir tozdur.Nişastadan daha incedir. Kokusu ve tadı yoktur.Faydası : Çocuk maması yapmakta kullanılır. Süt çocuklarına ve nekahat dönemihastalarına verilir. Hastalıklardan sonra görülen halsizlikleri giderir.Ardıç (ephel) : Kozalaklılardan 2-5 metre boyunda bir ağaçtır. Yaprakları ince,uzun, sivri ve güzel kokuludur. Meyveleri; siyah, parlak kozalak şeklindedir.Bunlara ardıç tohumu da denilir. Kasım ve aralık aylarında toplanıp kurutulur.Bir çok türü vardır.Faydası : Kandaki şeker miktarını düşürür. Pankreasın normal çalışmasını sağlar.Nekahat devresinin çabuk atlatılmasında yardımcı olur. Vücuda dinçlik verir.Böbrekleri, mesaneyi ve idrar yollarını temizler. Ter ve idrarsöktürür. Vücutta biriken suyu boşaltır. Soğuk algınlığı, romatizma, damarsertliği ve nikriste de faydalıdır. Kadınlarda görülen beyaz akıntıyı keser.Aybaşı ağrılarını dindirir. Böbreklerinde iltihap olanlar kullanamaz. Tavsiyeedilen miktarı da aşmamalıdır.Ardıçkatranı ağacı (katran ardıcı) : 1 metre kadar yükseklikte; yuvarlak kırmızımeyveleri olan bir ağaçtır. Meyveleri ardıç meyvelerinden daha büyüktür. Odununkapalı ocaklarda yakılmasından (Kuru distilasyon) ardıçkatranı denilen bir maddeçıkarılır.Faydası : Kadyağı; ergenlik, egzama, saçkıran, kellik, uyuz ve sedefhastalığında kullanılır.Armut (pirus communis) : Gülgillerden; çiçekleri beyaz bir ağacın meyvesidir.Armut; suluca yumuşak tatlı ve küçük çekirdeklidir. Rengi sarı ile yeşilarasında değişir. Ankara, Mustabey, Çengel, Kumla, Bey olmak üzere birçok çeşidivardır.Faydası : Böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar. İdrarı bollaştırır. Böbrek kumve taşlarının dökülmesine yardım eder. Yüksek tansiyonu düşürür. Kanı temizlerbütün salgı bezlerinin normal çalışmasını sağlar. Kansızlığı giderir, kabızlığıönler. Sinirleri yatıştırır. Zihni yorgunluğu giderir. Susuzluğu keser. Tükürükifrazatını artırır. Hamilelerin kusmalarını azaltır. Hazımsızlığı giderir.Mafsal kireçlenmesi, nikris ve romatizmada faydalıdır. Şeker hastaları dayiyebilir. Midesi zayıf olanların kompostosunu içmeleri tavsiye edilir.Yemeklerden önce yenecek olursa daha faydalı olur.Arpa (hordeum vulgare) : Buğdaygillerden; taneleri ekmek ve bira yapmaktakullanılan bir bitkidir. Hayvan yemi olarak da verilir. Nişastası boldur.Kavrulup kahveye de karıştırılır.Faydası : İdrar söktürür. Mesane ve idrar yollarındaki iltihapları temizler.Böbrek ve kum taşlarının dökülmesine yardım eder. Prostat büyümesini önler.Asabi kusmaları durdurur. Boğaz ve yarımbaş ağrılarını dindirir. Dililtihaplarını giderir. Temriye ve mayasılda haricen kullanılır.Aslanağzı (kurtağzı): Aslanağzıgiller familyasından; türlü renkte, güzel birbitkidir. Kokusuzdur. Daha ziyade süs bitkisi olarak kullanılır.Faydası : Balgam söktürür. Bronşit'te rahatlık verir.Aslanyağı (leontopidium alpinium) : Bileşikgiller familyasından; Alp dağlarınınyüksek tepelerindeki kireçli topraklarda yetişen bir bitkidir. Çiçekleri yıldızşeklindedir. Ağustos ayında toplanıp kurutulur.Faydası : Çocuklarda görülen ishalleri keser.Aslandişi (karahindiba) : Bileşikgiller familyasından; yol kenarında, çayır vehendeklerde yetişen bir çeşit bitkidir. Yaprakları rozet şeklindedir. Çiçeklerisarıdır. Taze yaprakları salata olarak da yenilebilir. Kökünde; Torexacin,levulin, inulin ve şeker vardır. Yaprakları ilkbahar; kökleri ise, sonbaharaylarında toplanıp, kurutulur.Faydası : İdrar söktürür. Mesane ve kalınbağırsak iltihaplarını giderir. Göğsüyumuşatır, öksürüğü keser. Balgamlı ishalleri keser. Karaciğer şişkinliğiniindirir. Böbrek ve safra taşlarını düşürür. Sarılıkta faydalıdır. Anne sütünüartırır. Taze sürgünleri kırıldığı zaman akan sütü de dişleri temizler. Öğütülenkökü, kahveye katılır.Aslankuyruğu (yerpırasası) : Ballıbabagillerden; bir çeşit bitkidir.Faydası : Ateşi düşürür ve terletir. Vücuda rahatlık verirAslanpençesi (alchemila vulgaris) : Gülgillerden; çayırlarda, ormanlarda yetişenve türlü çeşitleri olan bir yabani bitkidir. 5-7 parçalı olan yapraklarıbüyüktür. Kökü geniştir. Çiçekleri; ufak yıldız şeklinde olup, yeşilimtıraktır.Mart-Temmuz ayları arasında toplanıp, kurutulur.Faydası : Ateş düşürür. Vücuda kuvvet verir. Yarımbaş ağrılarını keser. Annesütünü artırır.Asma (vitis) :Asmagiller familyasından tırmanıcı, uzun ömürlü, ağaçsı birbitkidir. Mayıs-Haziran ayları arasında çiçek açar. Gövdesi üzerindeki kabuklarzamanla esmerleşip şeritler halinde dökülür. Çiçekleri küçük, yeşilimsirenktedir. Yapraklarının taban kısmı kalp şeklindedir. Kenarları dişli ve ucusivridir. Üst yüzleri tüysüz, alt yüzleri ise tüylüdür. Meyvelerine üzüm denir.Kuru veya yaş olarak yenir.Faydası : Yaprakları ile yapılan ilaçlar kanamayı durdurur. Vücuda kuvvet verir.Sarılığı keser. İshali durdurur.Atkestanesi (hindkestanesi) : Atkestanegiller familyasından; süs olarakyetiştirilen iri bir gölge ağacıdır. Nisan-Temmuz aylarında çiçek açar.Meyveleri kestaneye benzer. İçinde nişasta, saponin ve yağ vardır.Faydası : Kabuklarından yapılan ilaçlar ateşi düşürür. Vücuda kuvvet verir.Tohumları ise romatizma ve mafsal ağrılarını giderir. Varis flebit ve basurmemelerinin tedavisinde ve deri çatlaklarını gidermekte kullanılır.Atkuyruğu (zemberekotu) : Atkuyruğugillerden; kök sapı ömürlü olan, nemliyerlerde yetişen bir bitkidir.Faydası : İdrar tutukluğunu giderir. İdrarı artırır. Böbrek taşlarınındüşürülmesinde yardımcı olur. İdrar torbasındaki iltihabı giderir. Kan işemeyikeser. Albümin miktarını düşürür. Zatülcenp ve karaciğer hastalıklarınıntedavisinde kullanılır. Nikris ve romatizmanın şikayetlerini giderir. Tavsiyeedilen miktardan fazla kullanılmamalıdır.Ayçiçeği (gündöndü) : Bileşikgillerden; büyük çiçekli bir bitkidir. Çiçekleritabak şeklindedir. Rengi sarıdır. Tohumlarından yağ çıkarılır.Faydası : Yağı, damar sertliğini giderir. Kurdeşen'in sebep olduğu kaşıntılarıgiderir. Esansı verem tedavisinde kullanılır. Kolestrol miktarını düşürür.Cinsel arzuları kamçılar. Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Kalp, sinirhastalıkları ve iktidarsızlığı önler.Ayıüzümü (itüzümü) : Fundagillerden; küçük taneler halinde kırmızı renkliyemişleri olan, tüylü bir bitkidir.1-3 metre yüksekliğindedir. Her mevsimdeyaprakları vardır. Makilerde bulunur. Dalları kırmızımtırak kahverengidir.Yaprakları şimşir yapraklarına benzer. İçinde Hydrochinone vardır. Sonbaharaylarında toplanıp kurutulur. Çiçekleri pembe salkımlar halindedir. Evilaçlarında yaprakları kullanılır.Faydası : Kuvvet verir. İshali keser. İdrar yollarını temizler. İdrar söktürür.Ateşi düşürür. İdrar yollarındaki taşların düşmesine yardım eder. Prostatbüyümesinden kaynaklanan şikayetleri giderir.Aylandız (kokarağaç) : Sedefotugillerden; bir çeşit süs ağacıdır. Çiçekleri uzunsalkım şeklindedir. Kokusu keskindir. Meyveleri sonbaharda dökülmeden öncekızarır.Faydası : Bağırsak solucanlarını düşürür.Aynısefa (gecesefası) : Bileşikgillerden çiçekleri güzel, sarı renkli birbitkidir.Faydası : İdrar söktürür. Terletir. Aybaşı kanını söktürür ve aybaşıkanamalarının normal olmasını sağlar. İştah arttırır. Nikris ve sıracada dafaydalıdır.Ayrıkotu (ayrıkkökü) : Buğdaygillerden yabani bir bitkidir. Sarımtırak beyazrenkteki kökü kullanılır. İlkbahar ve sonbahar aylarında toplanıp, kurutulur.Mekkeayrığı denilen çeşidi de, ayrıkotunun özelliklerini taşır. Domuz ayrığıise, zararlıdır.Faydası : İdrar söktürür. Böbrek ve mesane taşlarının düşürülmesinde yardımcıolur. Buralardaki iltihapları da giderir. Albümini atar. Nefrit ve nikriste defaydalıdır.Ayva (sefercel) : Gülgillerden çiçekleri iri ve pembe renkli; yapraklarının altıtüylü, orta yükseklikteki bir ağacın meyvesidir. Ayva; limondan büyük, sarırenkte, tüylü, mayhoş, dokusu sertçe ve ufak çekirdekli bir meyvedir. Vitaminiboldur. Çiğ yenilmesi tavsiye edilmez. Komposto veya jöle yapılarak veya küldepişirildikten sonra yenmesi uygundur.Faydası : İshal ve dizanteriyi keser. Mide ve bağırsakları kuvvetlendirir. İncebağırsak iltihabını giderir. Kanı temizler. Karaciğer tembelliğini giderir.Safra akışını sağlar. Çarpıntıyı dindirir. Kadınlarda görülen beyaz akıntıyıkeser. Bronşit, müzmin öksürük ve veremde faydalıdır. Ağızdan su gelmesini vekan kusmayı önler. Vücudun gelişmesine yardım eder. Merhem yapılarakkullanıldığı takdirde; el ayak ve meme ucu çatlaklarını, yüz ve boyunkırışıklıklarını giderir. Egzama kaşıntılarını ve basur memelerinin doğurduğuşikayetleri giderir. Kabızlık çekenler ve tansiyonu yüksek olanlar yememelidir.B Badem (prunus amygdalus) : Gülgillerden bir çeşit ağacın yemişidir. Meyvesiancak çağla halindeyken yenir. Olgunlaştıktan sonra, sert kabukla kaplı olan içiyenir. Hekimlikte kullanılan kısmı da burasıdır. Başlıca 2 çeşidi vardır. -- Acıbadem- TatlıbademFaydası : Badem, bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Hamilelerin zayıfdüşmemesini sağlar. Sütle içilirse mideyi kuvvetlendirir. Kabızlığı giderir.Nekahat devresini kısaltır. Böbrek mesane ve tenasül yollarındaki iltihaplarıgiderir. Baş ağrısı, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir. Bronşit, boğazağrısı, anjin, boğaz yanması ve akciğer hastalıklarında faydalıdır. Bademyağıkabızlığı giderir. Egzama ve kaşıntıların verdiği rahatsızlıkları azaltır.Böbrek ve mesane taşlarının düşürülmesine yardım eder. Kulak ağrılarınıdindirir. Yumurtayla karıştırılıp da, basur memelerine sürülecek olursa, ağrı veyanmaları giderir.Bakla (ful) : Baklagillerden hazmı kolay ve besleyici bir bitkidir. Evilaçlarında çiçekleri kullanılır. Bir çeşidi olan acıbakla ise, acı ve otsu birbitkidir.Faydası : İdrar yollarını temizler. Böbrek ağrılarını dindirir. Böbrekiltihaplarını giderir. Böbrek kum ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur.Lumbago, romatizma, siyatik ve dolama şikayetlerini giderir.Baldıran (ağuotu) : Maydanozgillerden nemli yerlerde yetişen 1-2 metre boyundazehirli bir bitkidir. Gövdesi kalındır. Saplarının alt kısmı erguvani renktedir.Yeprakları büyük, çiçekleri yayvan ve küçüktür. Terkibinde coniine vardır. Büyükbaldıran ve küçük baldıran olmak üzere 2 çeşidi vardır. Ev ilaçlarındakullanılmaz.Faydası : Hekimlikte ağrı giderici ve spazm giderici olarak, siyatik, tetanoz,epilepsi, trilemnius nevraljisi ve kore hastalığının tedavisinde kullanılır.Baldırıkara (fujer) : Eğreltiotugillerden; nemli yerlerde yetişen otsu birbitkidir. Yaprakları at yelesini andırır. Yurdumuzun hemen hemen her yerindeyetişir.Faydası : Grip ve soğukalgınlığında hastayı rahatlatır. Balgam söktürür. Mideağrılarını keser. Böbrek kumlarının dökülmesini sağlar. Derideki şişlikleriindirir. Saç dökülmesini önler. Aybaşı kanamalarının düzenli olmasını sağlar.Diğer ilaçlara da tat verici olarak kullanılır.Balıkotu (hablülhilal) : Cava'da ve Malabar'da yetişen ve zehirli meyvesiylebalıkları sersemleterek yakalamaya yarayan zehirli bir bitkidir. 50 santimboyundadır. Dalları yeşil ve tüylüdür. İlaç olarak yaprak ve çiçekleri kullanır.Faydası : Terletir, idrar söktürür. Vücudu rahatlatır. Had bronşit ve nezlede,bütün bulaşıcı hastalıklarda kullanılırBallıbaba (laminum) : Ballıbabagiller familyasından bir çeşit bitkidir. Benekliballıbaba ve arıların çok sevdiği ak ballıbaba gibi türleri vardır.Faydası : Kabakulak, mayasıl ve kanlı basurda faydalıdır.Bamya (hibiscus esculentus) : Ebegümecigiller familyasından; yaprakları asmayaprağına benzeyen, meyvesi beş bölmeli, tohumları yuvarlak ve yeşilimtrak grirenkte, sebze olarak yenen bir bitkidir. Amasya, Balıkesir bamyası gibiçeşitleri vardır.Faydası : Kabızlığı giderir. Mide ve bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar.Banotu (konca) : Patlıcangiller familyasından; yol kenarlarında, gölgelikyerlerde yetişen, 80 santimetre kadar boyunda uyuşturucu ve zehirli birbitkidir. Açık yeşil renktedir. Her tarafında beyaz, uzun tüyler vardır.Çiçekleri sarımtırak, kırmızımsı mor renktedir. Meyvesinin içinde yüzlercetohumu vardır. Ev ilaçlarında kullanılması tavsiye edilmez.Faydası : Teskin edicidir. Titreme ve çarpıntıyı giderir. Uykuyu kaçırır. Keyifverir. Beyin hastalıkları, kore hastalığı ve nikriste faydalıdırBasurotu (küçükkırlangıçotu) : Düğünçiçeğigiller familyasından; ilkbahardaçalılıklar arasında yetişen küçük bir bitkidir. Yaprakları üç parçalıdır.Yeşilimtıraktır. Yumruları yapraklarının arasındadır. Kökü küçüktür. Çiçeklerialtın sarısı rengindedir. Sabahları açar, akşamları kapanırlar. Ev ilaçlarındakökleri kullanılır.Faydası : Basur memelerinden doğan şikayetleri giderirler.Behmen (kavzakökü) : Turp'a benzer, otsu bir bitkidir. 20 Ocak ile 20 Şubatarasında çiçek açar. Çiçeğinin rengine göre kızılbehmen ve akbehmen adında ikitürü vardır.Faydası : Basur memelerinden doğan şikayetleri giderir.Bergamot (citrus bergamia) : Sedefotugiller familyasından bir çeşit narenciyetürüdür. Meyvesinin kabuklarından güzel kokulu bir esans yapılır. Dalları seyrekve kısa dikenlidir. Meyvesi armut şeklinde, sarımtırak yeşil veya altın sarısırengindedir. 8-10 dilimi vardır. Bergamot meyvasından çıkarılan esansyeşilimtırak veya sarımtırak yeşil renktedir. Acı fakat hoş kokuludur.Faydası : Koku vermesi için bazı ilaçlara ve çaya karıştırılır. Reçeli deyapılır.Besbase (macis) : Hindistancevizi çekirdeğini örten özlü zardır. İçeriğindeesans ve yağ vardır.faydası : Teskin edici iştah açıcı ve vücudu kuvvetlendiricidir. Tavsiye edilenmilktarı aşmamalıdır Aksi halde zehirlenme belirtileri görülebilir.Beşparmakotu (kazotu) : Gülgillerden; yol kenarında ve çayırlarda yetişen 40-70santimetre boyunda yabani bir bitkidir. Yaprakları beşparmak şeklindedir. Rozetebenzer. Gümüşi renktedir. Uzun saplı çiçekleri, yaprakların arasından çıkar.Altın sarısı rengindedir. Yaprak ve kökleri Temmuz, Ağustos aylarında toplanıpkurutulur.Faydası : İshali keser. Mide rahatsızlıklarını giderir. Vücuda kuvvet verir.Bademcik ve boğaz ağrılarını giderir. Diş ağrılarını dindirir. Diş etlerinikuvvetlendirir. Yüz lekelerini giderir ve cildi yumuşatır.Bezelye (pisum) : Baklagillerden tırmanıcı bir bitki ve onun tohumudur.Faydası : Kabızlığı giderir. Kan yapar. Kan kanserine karşı korurBiber (filfil) : Patlıcangillerden; taze iken yeşil ve çoğu acı olan meyvesi;sebze ve baharat olarak kullanılır. Bol miktarda C vitamini vardır. Acı vetatlı, yeşil ve kırmızı çeşitleri vardır.Faydası : Kırmızı biber ile hazırlanan ilaç, nevralji, lumbago ve romatizmadafaydalıdır. Ayrıca biber, mideyi kuvvetlendirir. İştahı açar ve hazmıkolaylaştırır. Kanamaları önler. Cinsel arzuları kamçılar.Biberiye (kuşdili) : Ballıbabagillerden; Akdeniz çevresinde çok yetişen; küçük,kalınca, ensiz ve kokulu yaprakları ile çiçeklerinden faydalanılan bir bitkidir.yaprakları iğneye benzer. Boyu 2 metre kadardır. Çiçekleri mavi veya eflatundur.Çiçeklerinden renksiz veya soluk sarı renkte olan biberiye esansı çıkarılır.İçeriğinde kafuru, sineol, kamfen, pinen, borneol ve bornilasetat vardır.Faydası : Hazımsızlığı giderir. Çarpıntıyı keser. Yarımbaş ağrılarını giderir.Baş dönmesini keser. Astım, bronşit ve kansızlıkta faydalıdır. Yağlı saçlarınyağını alır. Burkulmalarda ve deri yaralarında da haricen kullanılır. İdrar veadet söktürür. Safra ifrazatını arttırır.Binbirdelikotu (hypericum calycinum) : Çalılık ve fundalıklar arasında yetişenuzun ömürlü bir otsu bitkidir. 30-80 santimetre boyundadır. Gövdesi dörtköşelidir. Yaprakları sapsızdır. Çiçekleri parlak sarı renktedir. Mayıs ve eylülaylarında çiçek açar.Faydası : İdrar ve balgam söktürür. İştah açar. Sinirleri yatıştırır.Bitotu (mezevek) : Düğünçiçeğigiller familyasından; bir çok çeşidi bulunan vekuzey yarımkürede yetişen bir bitkidir. Tohumlarında Delphinine vardır.Zehirlidir.Faydası : Bit, pire gibi zararlı asalak ufak böcekleri öldürmekte kullanılırBoruçiçeği (çançiçeği) : Çançiçekgillerden; çiçekleri boru biçiminde olan birbitkidir. Çiçekleri turuncu renktedir.Faydası : Nefes darlığı, bronşit ve astımın sebep olduğu rahatsızlıklarıgiderir.Böğürtlen (tilkiüzümü) : Gülgillerden bahçe çitlerinde, yol kenarlarındakendiliğinden yetişen, dikenli bir çalıdır. Yemişi ahududuya benzer, fakat ondanküçüktür. Önceleri kırmızı iken sonraları kararır. Yaprakları; çiçekleri açmadantoplanıp, kurutulur. Birçok türü vardır.Faydası : İdrar söktürür. Ayaklardaki şişlikleri indirir. Yüksek tansiyonudüşürür. Gözlerdeki zafiyeti giderir. Mesane taşlarının düşmesine yardımcı olur.Ağız, dil, diş eti ve bademcik iltihaplarını giderir. Kadınlarda görülen beyazakıntıyı keser. Haricen kullanıldığı takdirde ağrıları dindirir, yanıklarıiyileştirir. Kökü kaynatılıp, suyu içilecek olursa kandaki şeker miktarınıdüşürür.Börülce (karnıkara) : Göbeği koyu renkli bir çeşit ufak fasulyedir. İçeriğindeprotein, azot, nişasta ve C vitamini vardır.Faydası : İdrar tutukluğunu ve anüs kaşıntısını giderir. Yanık tedavisindekullanılır.Buğday (triticium vulgare) : Birçenekligillerdendir. Sapları kamışsıdır veiçleri boştur. Çiçekleri başak şeklindedir. Yemişlerine buğday denir. İçeriğindeB vitamini ve karbonhidratlar vardır. Bunlar, tanelerin kepeğindedir. Bu nedenlebuğday unu ne kadar çok kepekli, yani esmer olursa, o derece faydalı olur.Faydası : Kepekli buğday unundan yapılan ekmek, kurabiye ve benzerleribağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. Kabız olmayı önler. Çimlendirilmişbuğday tanesi zihin yorgunluğu ve sinir bozukluklarını giderir. Damar sertliği,mide ve cilt hastalıkları olanlar, taze ekmek ve sıcak börek gibi şeyleryememelidirler.Burçak (lathyrus) : Baklagillerden; taneleri hayvan yemi olarak kullanılan birbitkidir. Taneleri mercimeğe benzer.Faydası : Lapası; ezik, çürük tedavisinde; taneleri ise, isilik ve mayasıldakullanılır.CCentiyane (yılanotu) : Doğu Karadeniz bölgesi ve Uludağ'da yetişen, 1 metrekadar yükseklikte, geniş yapraklı, kalın köklü bir bitkidir. Kökü acıdır. İçisarı, dışı esmerdir. Hekimlikte, kökü kullanılır. Sarı ve mavi türü vardır.Faydası : İştah artırır, hazmı kolaylaştırır. Ateşi düşürür, vücuda kuvvetverir. Mide zafiyeti ve ekşimesini giderir. Kansızlıkta da faydalıdır.Cevizağacı (koz) : Uzun ömürlü; gövdesi kalın, kerestesi ve meyvesi değerli ulubir ağaçtır. Yemişi nişastalı ve yağlıdır. Hekimlikte; yaprakları, meyvesininüzerindeki yeşil kabukları ve yağı kullanılır. Bir çok çeşidi vardır.Faydası : Yaprakları ve kabukları ile hazırlanan ilaçlar kanı temizler,kansızlığı giderir. İshal ve dizanteriyi keser. Verem ve şeker hastalığında hembesleyici, hem de tedavi edicidir. Kadınlarda görülen beyaz akıntıyı keser. Elve ayak donuklarında, deri çatlaklarında faydalıdır. Saç ve elleri boyamakta dakullanılır. Çok kuvvetli bir besin olduğundan fazla yememelk gerekir. Cevizyağı,raşitizm ve sıracada faydalıdır. Kabızlığı giderir. Bağırsak solucanlarınıdüşürür. Derinin yanmasını önler.Ciğerotu (pulmonaria officinalis) : Nodangiller familyasından; 10-15 santimetreboyunda çok yıllık, otsu bir bitkidir. Çiçekleri; önceleri kırmızımtıraktır.Sonradan morumsu-maviye dönüşür. Gövdesi dik ve tüylüdür. İçeriğinde tanen,müsilaj, şekerler, reçine ve sabit yağ vardır. Yaprakları kullanılır.Faydası : Göğsü yumuşatır. Öksürüğü keser. Akciğer hastalıklarında faydalıdır.İdrar söktürür.Civanperçemi (yaraotu) : Bileşikgillerden; çeşitli türleri olan bir kırbitkisidir. Kuru topraklarda, yol kenarında yetişir. Yaprakları uzun veparçalıdır. Çiçekleri beyaz ve pembedir. Kandil şeklinde gruplaşmıştır. Kokusuçok güzeldir. Hekimlikte dal, yaprak ve çiçekleri kullanılır. İçinde Achilleindenilen acı bir madde vardır.Faydası : Hazımsızlığı ve kansızlığı giderir. Kanı temizler. Balgam söktürür,öksürüğü keser. Sinirleri ve vücudu kuvvetlendirir. Bağırsak ve mide gazlarınıgiderir. İshali keser. Basur memelerini tedavi eder. Kızamık, boğmaca, raşitizm,albasması, aybaşı gecikmesi ve kemik hastalıklarında faydalıdır. İdrar söktürür.Yaraları iyileştirir.ÇÇadırkuşağı (çadıruşağı) : Maydanozgillerden; özsuyu hekimlikte kullanılan birbitkidir. Böceklerin, gövdesine açtığı, deliklerden özsuyu sızar. Zamk gibiyapışkan olan bu maddeyle yakı yapılır.Faydası : Kan ve lenf damarlarını genişletir. Ağrıları dindirir. Müzmin vemikrobik hastalıkların tedavisinde kullanılır.Çakaleriği (prunus spinosa) : Bir çeşit eriktir. Ağacı bodurdur. Çiçekleribeyazdır ve yapraklarından önce çıkar. Meyvesi yuvarlak ve yeşildir. Tadıburuktur. Çiçekleri; Mart ve Nisan aylarında toplanıp, kurutulur.Faydası : İshali keser, mide ve bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. Ateşlihastaların kalbini kuvvetlendirir. Terletir ve vücutta biriken zehirlimaddelerin atılmasını sağlar. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Annesütünü artırır.Çamağacı (pinus) : Birçok çeşidi olan bir ağaçtır. Kozalakları ilk yılkapalıdır. İkinci yıl açılıp, kurur ve ağacın dibine düşer. İlaç yapımında;tomurcuğu, palamutu, kozalağı, filizleri ve çırası kullanılır.Faydası : Balgam söktürür. Müzmin öksürüğü keser. Kolay doğum yapmayı sağlar.Çamfıstığı (pinus pinea) : Çam kozalaklarının içinden çıkarılır. Kuvvetli birbesindir. Günde 2 çorba kaşığı kadar yaklaşık 25 gram'dan fazla yenilmemelidir.Faydası : Bronşit, verem, akciğer hastalıklarının çabuk iyileşmesine yardımcıolur. Cinsel istekleri artırır, ruhi çöküntüyü giderir. Kalp hastalıklarında dafaydalıdır.Çarkıfelek (fırıldakçiçeği) : Çarkıfelekgillerden; çiçekleri tekerlek biçiminde,sarmaştığı için duvar kenarlarına ve kameriyelere ekilen bir çeşit süsbitkisidir. Hekimlikte yapraklarının üst kısımları kullanılır.Faydası : Çarpıntıyı keser. Yüksek tansiyonu düşürür. Spazmları çözer. Uykuverir.Çavdarmahmuzu (claviceps purpurea) : Çavdar ve ona benzeyen bitkilerinçiçeklerinde üreyen parazit bir mantarın kışı geçirmek üzere aldığı mukavemetşeklidir. 10-35 milimetre uzunluğunda, 2-5 milimete genişliğindedir. Dışısiyahımsı-mor; içi pempemsi veya morumsu beyaz renktedir. Tadı yoktur. İçindeergotin denilen zehirli bir madde vardır. Ev ilaçlarında kullanılmamalıdır.Faydası : Damarları daraltıcı özelliğinden ötürü hekimlikte kullanılır.Çay (transtraemiaceae) : Çaygillerden bir ağaçcıktır. Yapraklarında tanen,legumin, esans ve teofilin vardır. Tesirli maddesi, teindir. Çay yapraklarıfermantasyondan sonra kavrulursa siyah, önce kavrulursa yeşil çay elde edilir.Faydası : Aşırı miktarda olmamak şartıyla içilecek olursa bedeni ve zihniyorgunluğu giderir. Sinirleri uyarır. Mide tembelliğini giderir. İdrar söktürür.İshal ve dizanteriyi keser. Damar kireçlenmesini önler. Damar sertliği, kalpyetersizliği, kan kanseri, guatr, nefrit, kolera ve bağırsak hastalıkarındakoruyucu ve tedavi edicidir. Haddinden fazla içilecek olursa çarpıntı, göğüsanjini, sinir bozukluğu, baş ağrısı, sıkıntı, mide bulantısı, el titremesi veuykusuzluğa sebep verir. Şişmanlar, kalp, sinir, mide ve karaciğer hastaları,romatizma ve nikristen şikayet edenler, böbreklerinde kum veya taş olanlar,kabızlık ve yüksek tansiyondan yakınanlar, üremi veya albüminüri olanlar, mümkünolduğu kadar az çay içmelidirler.Çemen (çimen) : Baklagiller familyasından sarımsı beyaz çiçekli 20-40 santimetreboyunda, bir yıllık, otsu bir bitkidir. Tohumlarında, müsilaj, uçucu ve sabityağ, trigonellin vardır.Faydası : Balgam söktürür. Göğsü yumuşatır. Vücuda rahatlık verir. Şehvetartırır.Çıfıtotu (kokarsedefotu) : Sedefotugillerden, çayırlarda ve hendek kenarlarındayetişen zehirli bir bitkidir. Yaprakları geniş, çiçekleri küçük ve sarırenklidir. Çiçekleri dallarının dışına çıkmış demetler şeklindedir. Keskin birkokusu vardır. Acıdır. Kullanırken, tavsiye edilen dozu aşmamak gerekir.Faydası : Kalp çarpıntılarını giderir. Mide ağrılarını dindirir. Zeytinyağı ilekavrulduktan sonra çıbanların üstüne konulacak olursa, olgunlaştırır.Çınarağacı (platanus) : Çınargiller familyasından; 30 metreye kadar boy salan,gövdesi kalın, uzun ömürlü, koyu gövdeli bir ağaçtır. Hekimlikte kozalakları veyaprakları kullanılır. Birçok çeşidi vardır.Faydası : Kadınlarda görülen beyaz akıntıyı keser. Diş ve vücut ağrılarınıdindirir. Saç kepeklerini giderir.Çiğdem (mahmurçiçeği) : Zambakgiller familyasından türlü renklerde çiçekler açanzehirli bir kır bitkisidir. Çiçekleri Ağustos-Eylül aylarında açar. Rengisincabidir. Hekimlikte soğan kısmı, çiçekleri ve tohumu kullanılır. Etkilimaddesi "colcihine alkoloidi"dir. Birçok çeşidi vardır.Faydası : İdrar söktürür. Kabızlığı giderir. Tavsiye edilen dozdan fazlakullanılmamalıdır.Çilek (kocayemiş) : Gülgillerden sapları sürüngen, çiçekleri beyaz bir bitkidir.Yemişi pembe renkli olup, kokuludur. Birçok çeşidi vardır.Faydası : Vücudu kuvvetlendirir. Hasta olmayı önler. İdrar söktürür ve karındabiriken suyu boşaltır. Böbrek ve mesane hastalıklarının iyileşmesine yardımcıolur. Mide ve bağırsak tembelliğini giderir. Sinirleri kuvvetlendirir. Yüksektansiyonu düşürür. Bağırsak kurtlarını döker. Safra ifrazatını arttırır ve safrataşlarının dökülmesine yardımcı olur. Karaciğer kifayetsizliğini ve şişliğinigiderir. Ateşi düşürür. Dişdibi taşlarını eritir. Cilde tazelik ve güzellikverir. Damar sertliği, mafsal iltihabı, romatizma, ve nikriste de faydalıdır.Şeker hastaları da yiyebilir. Midesi zayıf olanlar suyunu içmelidir. Alerjiyapabilir.Çirişotu (sarızambak) : Zambakgillerden, beyaz çiçekli bir bitkidir. Kökündekiyumrulardan çiriş yapılır. Nisan - Temmuz aylarında çiçek açar.Faydası : Kadınlarda görülen beyaz akıntıyı keser. Memeli basuru tedavi eder.Mafsal ağrılarını dindirir. İdrar ve adet kanı söktürür. Saçkıran tedavisinde dekullanılır.Çitlembik (celtis) : Karaağaçgiller familyasından; 70 kadar türü olan bir çeşitsakız ağacının meyvesidir. Çitlembik ağacının meyveleri mercimekten az büyük veburuk fıstık tadındadır. Hekimlikte meyvesi, yaprakları, tohumları ve sakızıkullanılır.Faydası : Ayak terlemelerini keser. Yaraları tedavi eder. Böbrek kumlarınındökülmesine yardımcı olur. Mide ağrılarını dindirir. Öksürüğü keser.Çitsarmaşığı (convolvulus sepium) : Uzun ömürlü, 1-5 metre boyunda sarılıcı birsüs bitkisidir. Haziran - eylül aylarında çiçek açar. Kökü, oldukça uzundur.Yaprakları gövde üzerinde sarılmış vaziyettedir. Hekimlikte kök ve yapraklarıkullanılır. 30 kadar türü vardır.Faydası : Kabızlığı giderir.Çivitağacı (indigo) : Baklagiller familyasından; 1,5 metre kadar boyunda, bodurağaç veya ağaçcıktır. Afrika, Asya, Amerika ve Avusturalya'da yetişir. Çiçekleripembe ve beyazdır.Faydası : Yapraklarından çivit çıkarılır.Çivitotu (lsatis tinctoria) : Turpgiller familyasından 1 metre kadar boyunda,çok yıllık otsu bir bitkidir. Önasya ve Avrupa'da kireçli ve taşlı topraklardayetişir. Çiçekleri sarıdır.Faydası : Çivit mavisi renginde boya elde edilir.Çobançantası (çobankesesi) : Turpgillerden, bir çeşit yaban bitkisidir.Meyveleri, torbaya benzer. Yaprakları rozet şeklinde olup, demet görünümündedir.Çiçekleri beyazdır. Yaz aylarında toplanıp, kurutulur.Faydası : Böbrek kum ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur. Ağrılarıgiderip, vücuda rahatlık verir. Burun kanamalarını durdurur.Çoban düdüğü (meyhaneciotu) : Lohusagillerden, nemli yerlerde yetişen, uzun veyeşil yapraklı bir bitkidir. Sapları sivri, kısa ve parlaktır. Çiçekleri de çanabenzer. Hekimlikte kökü kullanılır.Faydası : Kabızlığı giderir.Çoban püskülü (ilex auifolium) : Çobanpüskülügillerden; hekimlikte yapraklarıkullanılan bir bitkidir. 300 kadar türü vardır.Faydası : Ateşi düşürür, terletir ve vücuda rahatlık verir.Çöp-i çini (smilax) : Çinde ve Hindistan'da yetişen Smilax China adlı bitkininköklerinden ve dışkabuklarından ayrılmış risomudur.Faydası : Ateşi düşürür, terletir ve vücuda rahatlık verir.Çöpleme (boynuzotu) : Düğünçiçeğigillerden bir çeşit bitkidir. Birçok çeşidivardır. Akçöpleme denilen çeşidi; uzun yapraklı, geniş ve güzel çiçekli zehirlibir bitkidir. Boyu 1-1,5 metre kadardır. İçeriğinde A ve B vitaminleri vardır.Hekimlikte, kökü kullanılır.Faydası : Ağrıları dindirir. Yüksek tansiyonu düşürür. Ev ilaçlarındakullanılırken, tavsiye edilen dozu aşmamak gerekir.Çörekotu (siyah susam) : Düğünçiçeğigillerden; susam iriliğinde siyah tohumlarıolan bir çeşit bitkidir. Güzel kokuludur. Hamurişlerine çeşni vermek içinkullanılır. Yurdumuzda 12 türü vardır.Faydası : İştah açar. Vücuda kuvvet ve dinçlik verir. Hazmı kolaylaştırır. Mideve bağırsak gazlarını söker. Koklanacak olursa; baş ağrısını keser. Nezle vesara hastalığında tütsü yapılır. Suyu ile sivilcelere pansuman yapılır.Çöven (sabunotu) : Kökü ve dalları, suyu sabun katılmış gibi köpüren, kirtemizleyici bir bitkidir. Helvacılıkta, ağdayı ağartmak için de kullanılır.Kökü, büyük ve kalındır. Dışı, hafif kırmızımtıraktır. Çiçekleri; pembe, beyazolup, salkım şeklindedir. Köklerin dövülmesinden çöven elde edilir.Faydası : İdrar söktürür. Terletir, ateşi düşürür. Vücuda rahatlık verir.Kusturur ve balgam söktürür. Cilt hastalıklarında da faydalanılır. Temizleyiciolarak da kullanılır.Çuhaçiçeği (baharçiçeği) : Çuhaçiçeğigillerden; sık çiçek açan bir süsbitkisidir. Kökü kırmızı; yaprakları sarıdır. Çiçekleri ise; koyu sarı renkteolup, çuha gibi kıvrıktır.Faydası : İdrar ve balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir. Sinirleri yatıştırır.Rahat uyku sağlar. Yarımbaş ağrılarını dindirir.Çürdükotu (çördekotu) : Dallı, budaklı, yaprakları sivri ve ayva biçiminde birçeşit bitkidir. Çiçekleri mavi renkte olup, dikenlidir. Çiçeklerinin tozu; sarıveya sarımsıdır. Tadı acıdır.Faydası : İdrar söktürür. Hazımsızlık ve mide zafiyetini giderir. Kulunçağrılarını keser. Zayıf çocukların gelişmesine yardımcı olur.DDalakotu (kurtluca) : Eğreltiotugillerden; sıcak bölgelere yetişen bir bitkidir.Güzel kokulu, pembe çiçekleri vardır. Yapraklarının üstü parlak, altı donukyeşil kadife rengindedir. Tadı acıdır.Faydası : Ateşi düşürür, vücuda kuvvet verir. Dizanteri ve ishali keser. Nefesalmayı kolaylaştırır. Öksürüğü keser. Karaciğer ve mide hastalıklarınıniyileşmesine yardım eder.Damkoruğu (kulakotu) : Damkoruğugillerden ılık iklimlerde yetişen bir bitkidir.Çiçekleri kırmızıdır. Yaprakları etli ve çiçeklerin dibindedir. Haziran -Ağustos ayları içinde toplanır. Çoğu zaman taze halde kullanılır.Faydası : Basur memelerini giderir. Nasırları söker.Darı (akdarı) : Buğdaygillerden, kuraklığa dayanıklı bir bitkidir. Tohumlarıbesin olarak kullanılır.Faydası : Darı unundan yapılan yiyecekler, zihin yorgunluğunu giderir. Sinirlerikuvvetlendirir. Hamilelere de faydası vardır.Defne (laurus nobilis) : Defnegillerden yaprakları güzel kokulu ve yaz kış yeşilolan ağaçtır. Boyu 2 metre kadardır. Akdeniz kıyılarında yetişir. Meyveleriyuvarlaktır. Rengi siyahımtıraktır. Yapraklarından yeşil renkli bir yağçıkarılır.Faydası : Terletir, ateşi düşürür, vücuda rahatlık verir. İdrar ve adetsöktürür. İştah açar, Hazmı kolaylaştırır. Sinir ağrılarını (nevralji) dindirir.Yağı bazı merhemlerle karıştırılır. Baharat olarak da kullanılır. Hamilelerkullanmamalıdırlar.Demirhindi (tamarin) : Baklagillerdn bir çeşit ağaçtır. Boyu 25 metre kadardır.Meyvesinden şerbet yapılır. Sıcak ülkelerde yetişir. Çiçekleri sarı kırmızısalkımlar halindedir. Meyvesi koyu kırmızımtırak, büyük ve tohumludur.Meyvesinin mayhoş lezzetli, macuna benzeyen öz kısmı kullanılır. İçeriğinde ekşimaddeler, nişasta ve şeker vardır.Faydası : Susuzluğu giderir. Vücuda rahatlık ve serinlik verir. 20 gramı müshiltesiri gösterir. Bağırsakları temizler. Soğuk içilir.Denizkadayıfı (carrageen) : Esmer su yosunlarından bir çeşit deniz bitkisidir.Faydası : Solunum ve hazım sistemi nezlelerini giderir. Vücudu besleyici olarakda kullanılır.Denizsaçı (mousse de corse) : Deniz kayalarında bulunur. Kuru iken saç gibiince, esmer, birbirine girmiş liflerdir. Deniz bitkileri gibi kokar. Tadıtuzludur.Faydası : Bağırsak solucanlarını düşürür.Denizüzümü (ephedra campylopoda) : Yurdumuzun hemen hemen her yerinde yetişenher zaman yeşil, uzun ömürlü, çalı görünümünde bir bitkidir. Gövdesi incedir.Yaprakları, gövde üzerine karşılıklı, çapraz şekilde dizilmiştir. İçeriğinde"efedrin alkoloid" bulunur. 35 kadar türü vardır.Faydası : Astım hastalığının şikayetlerini giderir. Terletir. Ateş düşürür.Romatizma ağrılarını dindirir.Dereotu (tereotu) : Maydanozgillerden iplik biçiminde yaprakları olan güzelkokulu bir bitkidir. Sonbahar aylarında toplanıp, kurutulur.Faydası : Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. Hazmı kolaylaştırır, mideningereği gibi çalışmasını sağlar. Hıçkırık ve hava yutmayı önler. Sinir zafiyetinigiderir. Uyku verir. Aybaşı kanamalarının kolay olmasını sağlar. Anne sütünüartırır. İştah açar. Ağız kokusunu giderir. Çocuklardaki gaz ağrılarını giderir.Yemeklere ve salatalara tat vermek için konur. Hamileler kullanmamalıdır.Devedikeni (chardon) : Bileşikgillerden; tarlalarda yetişen 1 metre kadarboyunda bir bitkidir. İnce ve çengellidir. Yaşken güzel kokuludur. Kuruyunca bukoku kaybolur.Faydası : Ateşi düşürür, terletir ve vücuda rahatlık verir.Devetabanı (phlodentron) : Bileşikgillerden geniş yapraklı, her türlü topraktayetişebilen bir bitkidir. Çiçekleri, yapraklarından önce açar, altın sarısırengindedir. Hekimlikte çiçekleri ve yaprakları kullanılır. Çiçekleri Nisan'da,yaprakları ise, Haziran ve Temmuz aylarında toplanıp, kurutulur.Faydası : İdrar söktürür. Ağrıları dindirir. Sinirleri yatıştırır ve vücudakuvvet verir. Astım, nefes darlığı, bronşit ve soğuk algınlığında şikayetlerigeçirir. Göğsü yumuşatır, öksürüğü keser. Nezle ve ciğer iltihabında dakullanılır. Yaraların iyileşmesinde ve çıbanların olgunlaşmasına yardımcı olur.Devekulağı (büyük dulavratotu) : Bileşikgillerden bir çeşit bitkidir. Yapraklarıenli ve yeşildir. Altları sincabi renktedir. Kökü kalındır. Çiçeklerinde ince,uzun dikenleri vardır. Kökleri toplanır, ince ince dilimlenip, kurutulur.Acıdır. Yaprakları da gölgelik bir yerde kurutulur.Faydası : İdraryollarında biriken kum ve taşların dökülmesine yardımcı olur.Kanı temizler. Terletir, vücuda biriken zararlı maddelerin atılmasını sağlar.Romatizma ve nikrisin şikayetlerini giderir. Vücuda rahatlık verir.Dişbudak ağacı (fraxinus excelsior) : Zeytingillerden sert keresteli birağaçtır. Boyu 30 metre kadardır. Yaprakları 9-13 parçalı bir dantelagörünümündedir. İlkbahar ve yaz aylarında kabuğu ve yaprakları toplanıpkurutulur.Faydası : Ateşi düşürür, vücuda kuvvet verir. Anne sütünü artırır. Romatizma venikris ağrılarını keser. Kabızlığı giderir. (kabuğu ise kabızlık yapar, ishalikeser) idrar söktürüp, vücutta biriken zararlı maddelerin atılmasını sağlar.Mobilyacılıkta da kullanılır.Dolama otu (paronychia serpilifolia) : Karanfilgiller familyasından yeşil vebeyaz renkte küçük çiçekleri bulunan bir çeşit bitkidir. Yaprakları beyazımtırakyeşildir. Kökü kullanılır.Faydası : Dolama ve çıbanların tedavisinde kullanılır.Domates (solanum lycopersium) : Patlıcangillerden bir çeşit bitkidir. Ürünü içinyetiştirilir. Vatanı Meksika ve Peru'dur. Yabani türünün meyveleri yuvarlak vekiraz kadar küçüktür. Domatesin içeriğinde lycopin denilen bir madde bulunur. A,B, C vitamileri bakımından zengindir. Gövde ve yapraklarında solanin denilenzehirli bir alkoloid bulunur.Faydası : Bol idrar söktürür. Vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını vekanın durulmasını sağlar, damar sertliğini giderir. Romatizma ve nikristefaydalıdır. Safra ve böbrek taşlarının düşürülmesine yardımcı olur. Üremiyidüşürür. Hazmı kolaylaştırır. Kabızlığı giderir. Mide ve bağırsakların düzenlibir şekilde çalışmasını sağlar. Cilde tazelik ve pembelik verir. İsiliği vemayasılı giderir. Nasırların sökülmesine yardımcı olur. Çıbanlarınolgunlaşmasını sağlar. Arı sokmasında ve yanıkların tedavisinde faydalanılır.Kansere karşı korur. Midesi zayıf olanlar, böbrek ve mesanelerinde iltihapolanlar, suyunu içmelidirler.Dulaptalotu (daphne mezereum) : Dulaptalotugillerin örnek bir bitkisi olan birağaçcıktır. Yüksek yerlerde yetişir. Çiçekleri güzel kokuludur. Meyvelerikırmızımtıraktır. Yaprakçıkları ise, açık yeşildir. Kabukları kullanılır.Faydası : Zona tedavisinde faydalıdır.Dulavrat otu (pıtrak) : Bileşikgillerden; yol kenarlarında ve seyrekkoruluklarda yetişen bir bitkidir. 1-1,5 metre boyundadır. Kökü ve yapraklarıkullanılır.Faydası : Yapraklarından yapılan ilaçlar, romatizma ve nikris ağrılarınıgiderir. Mide iltihaplarını iyileştirir. Kökünden yapılan ilaçlar ise, deriiltihapları ve egzamanın tedavisinde ve karaciğer hastalıklarında kullanılır.Dut (morus) : Dutgillerden yapraklarıyla ipek böceği beslenen bir ağaçtır.Meyveleri, Beyaz ve kara olur. Karadut ekşidir. Dutusaresi çıkartılır.Hekimlikte şurubu, meyveleri, ve yaprakları kullanılır.Faydası : Beyaz dut yaprakları idrar söktürür. Vücutta biriken suyu boşaltır. Açkarnına yenen beyaz dut, Bağırsak solucanlarının düşürülmesini sağlar. Mide vebağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. Karadut şurubu pamukçuk hariç diğerağız ve bademcik iltihaplarını giderir.Duvar sarmaşığı (ivy) : Sarmaşıkgiller familyasından; uzun ömürlü, 50 metrekadar boyunda, her zaman yapraklı, tırmanıcı bir bitkidir. Yaprakları tüysüz veserttir. Üst yüzeyleri koyu, alt yüzeyleri ise açık yeşil renktedir. Meyvesi,siyahımsı mor renktedir. İçeriğinde "hederin" vardır. Zehirlidir. Ev ilaçlarındakullanılmamalıdır.Faydası : Kabızlığı giderir. Kusturur ve aybaşı kanı söktürür. Haricenkullanılacak olursa, yaraları tedavi eder.Düğün çiçeği (girit lalesi) : Düğünçiçeğigillerden; 30-60 cm. boyunda, uzunömürlü bir bitkidir. Kökleri ipliksidir. Nisan - Haziran aylarında çiçek açar.Zehirlidir. Yaprakları çok küçüktür ve üç parçalıdır. Hekimlikte nadirenkullanılır.Faydası : Basur memelerinin şikayetlerini giderir.EEbegümeci (hubbaz) : Ebegümecigillerden; çiçekleri ilaç, yaprakalrı da sebzeolarak kullanılan ve genellikle tarla kenarlarında kendi kendine yetişen birottur. 20-70 cm. boyundadır. Yaprkalrı sarmaldır. Mayıs - Ağustos aylarıarasında çiçek açar. Yaprak ve çiçeklerinde fazla miktarda müsilaj vardır.Yaprak ve çiçekleri kurutulmadan kullanılır.Faydası : Göğsü yumuşatır, öksürüğü keser. Mide ve bağırsakların muntazamçalışmasını sağlar. Kabızlığı giderir. Mide bulantısı ve kusmaları önler. Ateşidüşürüp, vücuda rahatlık verir. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Nezle,bronşit, nefes darlığı tedavisinde kullanılır. Lapası çıbanların olgunlaşmasınısağlar. Burun kanamasını durdurur. Dişeti hastalıklarını tedavi eder. Mideağrısını keser. Burun tıkanıklığını giderir.Ebücehil karpuzu (acıhıyar) : Kabakgillerden elma iriliğinde meyvesi çok acı veishal yapıcı bir bitkidir. İçeriğinde "colocynthine" vardır. Zehirlidir ve 2gramdan fazlası öldürebilir. Haricen kullanılır.Faydası : Romatizma, mafsal ve nikris ağrılarını dindirir. Kaşıntıları geçirir.Eğirotu (azakeyeri) : Yılanyastığıgiller familyasından; akarsu kıyıları vebataklıklarda yetişen 60-70 cm. boyunda bir otsu bitkidir. Meyveleri yeşilimsirenktedir. Çiçekleri, siyahımsı-erguvani renklidir. Tadı mayhoştur.Faydası : İştahı açar, mide ve bağırsak gazlarını giderir. Mide ekşimesinigeçirir. Mide ülserini iyileştirir. İdrar ve adet söktürür. Dişetlerinikuvvetlendirir. Ter söktürür, ateşi düşürür ve ağrıları dindirir. Kusturur,aksırtır. Sinirleri yatıştırır. Sarılık ve nikris tedavisinde kullanılır.Eğreltiotu (nepkrodium filixmas) : Eğreltiotugillerden; kumlu yerlerde yetişenbir cins bitkidir. Çok çeşidi vardır. Boyu 120 cm. kadardır. Kökü kalındır. Dışısiyahi, içi beyazdır. Zehirlidir. Tavsiye edilen miktarı aşmamak gerekir.Hekimlikte erkek eğreltiotu kullanılır. Gebeler ve kansızlar kullanamaz.Faydası : Bağırsak solucanları ve tenyaları düşürür. Memeli basur ve variste defaydalıdır.Ekmek ağacı (artocarpus) : Dutgillerden; tropik asya adalarında yetişen ve hermevsimde mahsul veren bir bitkidir. Meyveleri ananasa benzer. İçeriğinde bolmiktarda nişasta vardır. Meyve ve yaprakları yenir. Ekmek yapmak için dekullanılır.Faydası : Besleyicidir.Ekşi elma (yabani elma) : Gülgillerden; ormanlarda yetişen bir ağacınmeyvesidir. Meyveleri küçük ve çok ekşidir. Çiçekleri, açık pembedir.Faydası : Mide ve bağırsaklardaki gazı boşaltır. Buralardaki iltihaplarıgiderir.Elma (malus) : Gülgillerden çiçekleri pembe, oldukça yüksek bir ağacınmeyvesidir. Meyvesi (elma); çoğu yumruktan küçük ve yuvarlak, kabuğu parlak vesert, kırmızıdan yeşile kadar türlü renktedir. Çekirdekleri ufaktır. Dokusugevşektir. Kokusu hoş, tadı mayhoş veya tatlıdır. Amasya, Gümüşhane, Niğde veFerik gibi birçok çeşidi vardır.Faydası : Sinirleri ve adaleleri kuvvetlendirir. Bedeni ve zihni yorgunluğugiderir. Hamilelerin bulantı ve kusmalarını azaltır. Hastalıkların çabukgeçmesini sağlar. İdrar söktürür, vücutta biriken zararlı maddelerin atılmasındayardımcı olur. Böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesine yardım eder. Kanıtemizler. Kolestrolü düşürür. Damar sertliği ve kalp krizlerini önler. Kandakişeker miktarını düşürür. Kabızlığı giderir. Şekerhastaları için faydalıdır. Dizanteri ve paratifoda iyileşmeye yardımcı olur.Öksürüğü keser. Kompostosu ateşi düşürür. Susuzluğu keser. Uçukları geçirir.Cildin taze ve güzel kalmasını sağlar. Göz ve kulak ağrılarında da kullanılır.Enginar (cynara) : Bileşikgillerden; kökü yıllarca yaşayıp, her ilkbahardayeniden süren dikenli bir bitki ve bunun sebze olarak yenen iri topuzbiçimindeki yeşil çiçeğidir. Killi, kumlu ve rutubetli toprakalarda yetişir. Çokiyi bir besindir. İçeriğinde "cynarine" vardır.Faydası : Kandaki üre ve kolestrolü düşürür. İdrar söktürür. Kandaki şekermiktarını ayarlar. Şeker hastaları için çok faydalıdır. Bedeni ve ruhibitkinliği giderir. Vücuda dinçlik verir. Sinirleri güçlendirir. Damar sertliğive kalp hastalıklarını önler. Böbreklerdeki kumların dökülmesine yardım eder.Karaciğer hastalıklarının çabuk geçmesini sağlar. Sarılıkta faydalıdır.Romatizmanın şikayetlerini geçirir. Mide ve bağırsakları temizler. İshali keser.Emzikli kadınlar, böbreklerinde veya mesanelerinde itihap olanlar yememelidir.Ergeç sakalı (çayırmelikesi) : Gülgillerden dalları sağlam ve sert kırmızımtırakbir bitkidir. Çiçekleri kar taneleri gibidir ve dalların ucunda toplanmışlardır.Yaz aylarında toplanıp kurutulur. Bitkinin her yeri kullanılır.Faydası : İdrar söktürür, vücutta biriken zararlı maddelerin atılmasını sağlar.Böbrek mesane ve idrar yollarındaki iltihapları giderir. Soğuk algınlığınıgeçirir. Kanı temizler. Sinirleri yatıştırır. Kalbi kuvvetlendirir. Nefesdarlığı ve astımda faydalıdır. Diş ağrılarını keser. Diş eti ve boğaziltihaplarını giderir.Erik (prune) : Gülgillerden beyaz çiçekli bir ağacın yemişidir. Erik, çoğu cevizbüyüklüğünde, kabuğu ince, sarıdan kırmızıya ve mora kadar türlü renkte, tadımayhoş veya tatlı, etli, sulu tek ve sert çekirdekli bir yemiştir. B vitaminibakımından zengindir.Faydası : Sinirleri kuvvetlendirir. Zihin yorgunluğunu giderir. Kabızlığıgiderir. İdrar söktürür ve vücudun rahatlamasını sağlar. Karaciğer şişliğinigiderir. Böbrekleri dinlendirir. Kansızlığı giderir. Kalbi kuvvetlendirir. İştahaçar ve hazmı kolaylaştırır. Romatizma, mafsal kireçlenmesi ve nikristefaydalıdır. Çekirdekleri de, bağırsak solucanlarını düşürmekte kullanılır.Eşek kulağı (mayasılotu) : Sığırdiligillerden; çiçekleri beyaz ve menekşeyeçalar renkte, yaprakları neşter şeklinde bir bitkidir. Mart-Temmuz aylarıarasında toplanıp, kurutulur.Faydası : Müzmin ishali keser. Nefes darlığını giderir. Göğsü yumuşatır.Bronşitte faydalıdır. Öksürüğü keser. Ağız, dil ve boğaz iltihaplarını giderir.FFarekulağı (güveyotu) : Çuhaçiçeğigillerden; tohumları kuşyemi olarak kullanılanbitkilerin cins ismidir. Kokusu güzeldir. Çiçekleri, beyazımtırak erguvanrengindedir. Dallarının ucunda, küçük demetler halinde bulunur. Yapraklarınınaltı tüylüdür. Yaz aylarında toplanıp, kurutulur. İçeriğinde; terpinol, terpininvethymol gibi kokulu maddeler vardır.Faydası : İştahı açar, vücuda dinçlik verir. Nezleyi keser. Göğsü yumuşatır,öksürüğü giderir, balgam söktürür. Diş ağrılarını keser. Sinir bozukluklarınıgiderir. Görme zafiyetinde de faydalıdır. Midevi, yatıştırıcı ve spazmgidericidir. Yaralar için hazırlanan ilaçların bileşiminde vardır.Fasulye (phaseouls vulgaris) : Baklagillerden; barbunya, çalı, ayşekadın, horozgibi birçok çeşitleri olan bir bitki ve bunun sebze olarak kullanılan yeşilürünü ve kuru tohumlarıdır.Faydası : Taze fasulye, bedeni ve zihni yorgunlukları giderir. Vücudunkuvvetlenmesini sağlar. Pankreas bezi'nin gereği gibi çalışmasına yardımcı olur.Şeker hastalığını önler ve kandaki şeker miktarını düşürür. İdrar tutukluğunugiderir. Albümini düşürür. Böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesine yardımcıolur. Karaciğer yetersizliğini tedavi eder. Kalbi ve böbrekleri kuvvetlendirir.Kalp çarpıntılarını giderir. Zehirlenmelerden sonra yenilecek olursa; çabukiyileşmeyi sağlar. Fasulye pişirilirken, pişirme suyunu en azından 2-3 keredeğiştirmek gerekir.Fesleğen (reyhanotu) : Ballıbabagillerden; yaprakları güzel kokan bir çeşit süsbitkisidir. Akfesleğen, hindfesleğeni, yabanifesleğen, yerfesleğeni gibiçeşitleri vardır.Faydası : Öksürüğü keser. Hazımsızlığı giderir. Baş dönmesini durdurur. Zafiyetigiderir. Arı sokmasında faydalıdır. Ağız yaralarını tedavi eder. Fesleğenkokusu; sivrisinek ve tahtakurusu gibi haşaratı kaçırır.Fındık (corylus avellana) : Palamutgillerden; kuzey yarımküresinin ılıkyerlerinde ve yurdumuzun en çok Karadeniz Bölgesinde yetişen ufak bir ağaçtır.Meyvesi (Fındık), sert bir kabuk içindedir. İçeriğinde nişasta ve yağ vardır.Faydası : Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Vücuda kuvvet verir. Nekahatdevresinin çabuk geçmesini sağlar. Hamilelere de faydalıdır. Dövülmüş yenirseöksürüğü keser. Varise faydalıdır. Fındıkyağı, böbrek ağrılarını giderir. Kum vetaşların düşürülmesinde yardımcı olur. Bağırsak solucanlarını düşürür. Sarada dafaydalıdır. Mideleri hasta olanlar, damar sertliği ve yüksek tansiyondan şikayetedenler, çok az yemelidirler.Filiskin (yarpuz) : Akdeniz bölgesinde yetişen, tüylü 10-50 santimetre boyunda,kuvvetli kokusu olan bir bitkidir. Yaprakları kısa saplı olup, oval şeklindedir.Çiçekleri morumsu pembelidir. İçeriğinde uçucu yağ vardır.Faydası : Mide ağrısını keser. Kusma ve bulantıyı önler. İktidarsızlığı giderir.Vücudun dinç kalmasına yardımcı olur.Frenkmaydanozu (chervil) : Maydanozgillerden ıtırlı bir bitkidir. Birçok çeşidivardır.Faydası : İdrar ve aybaşı kanı söktürür. Basur memelerinin verdiği şikayetlerigiderir. Suyuyla kirpiklere kompress yapılırsa, uzamalarını sağlar.Frenküzümü (ribes rubrum) : Taşkırangillerden; bir çalıdır. Yemişi uzun salkımşeklinde olup, taneler, ufak ve kırmızıdır. Tadı mayhoştur. 150 kadar türüvardır. Daha çok şurubu yapılarak kullanılır. İçeriğinde organik asitler vardır.Faydası : İştah açar, hazmı kolaylaştırır. İdrar söktürür, vücuda rahatlıkverir. Böbreklerdeki taşların düşürülmesine yardımcı olur. Karında toplanan suyusöker. Karaciğer şişliğini giderir. Sarılığı giderir. Romatizma ve mafsalkireçlenmelerinde de faydalıdır. Sindirim yollarındaki iltihapları temizler.Şurubu, çok besleyicidir.Funda (süpürgeotu) : Fundagillerden; çiçekleri kırmızımtırak mor ve çan şeklindeolan bir bitkidir. İşlenmemiş topraklarda yetişir. Çalı görünümündedir. Süpürgeçalısı da denilen bu bitkinin kökünden ağızlık; dallarından da kaba süpürgeyapılır. Çiçekleri, Ağustos ayından itibaren toplanıp, kurutulur.Faydası : İshali keser, idrar söktürür. Böbrek kum ve taşlarının düşürülmesineyardımcı olur. Nikriste de faydalıdır. Anne sütünü artırır. Lapası, ağrılarıkeser. Zeytinyağı ile hazırlanan merhemi, çıban ve egzamada faydalıdır.GGelincik (poppy) : Yazın kırlarda yetişen ve gelincikgillere örnek olarak alınanbir çeşit çiçekli bitkidir. Çoğu kırmızı renklidir. Yaz aylarında toplanıp,gölgede temiz bir kağıt üzerine serilerek kurutulur. İçeriğinde rheadine vardır.Kokusu hoş değildir. Tadı da acıdır.Faydası : Nefes darlığı, astım, bronşit ve göğüs nezlesinde rahatlık sağlar.Boğmacayı keser. Kan tükürme ve kan kusmayı keser. Uykusuzluğu giderir.Yanıkları iyileştirir. Yılancık da faydalıdır.Gezağacı (fraxinus ornus) : Ege ve Akdeniz'in sahil kısımlarında yetişen birçeşit dişbudak ağacıdır. Sarı boya elde etmekte ve kudret helvası yapmaktakullanılır.Faydası : İdrar söktürür ve kabızlığı giderir.Gözlükotu (gözotu) : Kırlarda kendiliğinden yetişen bir çeşit bitkidir.Yaprakları dantela şeklindedir. Çiçekleri; ufak, beyazımtırak, mavi ve kırmızıbenekli olup, yapraklarının ortasındadır. Çiçekleri, yaz aylarında toplanıp,kurutulur.Faydası : Göz nezlesi ve göz iltihaplarını iyileştirir. Mide ve bağırsakgazlarını giderir.Greyfurt (altıntop) : Turunçgiller familyasından; bahçelerde yetiştirilen birağaç ve meyvesidir. Meyvesi, portakaldan daha iri, kanarya sarısı renginde, tadıhafif acımsı ve ekşidir. İçeriğinde C vitamini vadır.Faydası : İştah açar. Karaciğerin normal çalışmasını sağlar. Safra ifrazatınıarttırır. Hazmı kolaylaştırır. İdrar tutukluğunu giderir, bol miktarda idrarsöktürür. Vücutta biriken suyu ve zehirli atıkları atar. Kanı temizler. Bedenive zihni yorgunluğu giderir. Felç ve kanamaları önler. Akciğer ve göğüshastalıklarında faydalıdır.Gül (rosa) : Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeğidir. Bir çok çeşidivardır. Bunlar; kokusu, rengi, şekli, iriliği ve ufaklığı bakımından birbirindenayrılır. En çok görülen çeşitleri; sarı gül, van gülü, yediveren gülü, Yabanigül ve Şam gülüdür. Pembe gülün taze çiçeklerinden gülsuyu ve gül esansı eldeedilir. İçeriğinde geraniol, rodinol, eugenol, citronel ve feniletilalkolvardır. Hekimlikte çiçeklerinin renkli yaprakları kullanılır. Bunlar, goncahalindeyken toplanıp, sıcak bir yerde kurutulur ve ışık almayan kutulardasaklanır.Faydası : Antiseptik olarak kullanılır. İshali keser. Boğaz ve bademcikiltihaplarını giderir. Göz kanlanmaları ve göz nezlelerinde faydalıdır. Ayrıcakrem ve parfümeri sanayiinde kullanılır.Gülhatmi (althaea rosa) : Ebegümecigillerden; yaprakları geniş ve yuvarlak,çiçekleri büyük ve türlü renklerde olan bir süs bitkisidir.Faydası : Balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir nezle ve öksürükten kaynaklananşikayetleri giderir. Boğaz, bademcik ve diş eti iltihaplarını tedavi eder.Bağırsak iltihaplarını giderir.Günlük (buhur) : Tropik bölgelerde yetişen sığala ağacından elde edilenreçinedir.Faydası : Nefes darlığını giderir, vücuda rahatlık verir Tütsü olarakkullanılır.Güvercinkökü (jatrorrhiza palmata) : Jatrorrhiza palmata adlı bitkinin köküdür.İçeriğinde kolombin ve barberin denilen maddeler vardır. Tadı acıdır.Faydası : İshali keser. İştahı açar. Mideyi kuvetlendirir. Fazla kullanıldığıtakdirde, mide ve bağırsaklara zarar verir.Güveyfeneri (gelinfeneri) : Patlıcangillerden; kireçli topraklarda yetişen birçeşit bitkidir. Çiçekleri pembe-beyazdır. Yemişleri kiraza benzer. Terkibinde Cvitamini vardır. Lezzeti acımtıraktır. Meyveleri Eylül - Ekim aylarındatoplanıp, kurutulur.Faydası : İdrar ve ter söktürür. Karında toplanan suyu boşaltır. Böbrektaşlarının düşürülmesine yardımcı olur. Sarılıkta da faydalıdır.Güzelavratotu (belladon) : Patlıcangillerden; kireçli topraklarda yetişen 180santimetre kadar boyunda, birkaç sene yaşayan nahoş kokulu bir bitkidir.Meyveleri kiraz gibi yuvarlak ve siyah renktedir. İçeriğinde Atropin vardır.Zehirlidir. Ev ilaçlarında kullanılmaması gerekir.Faydası : Hekimlikte ağrıları dindirmek için kullanılır. Mide ve bağırsakhastalıkları, astım, beyin hastalıkları, kalp hastalıkları ve sinirhastalıklarında kullanılır.HHanımeli (lonicera caprifolium) : Hanımeligillerin örneği olan, ilkbaharda güzelkokulu çiçekler açan bir süs bitkisidir. Çiçekleri, kabuğu ve yapraklarıkullanılır. 100 kadar türü vardır.Faydası : İdrar söktürür. Karaciğer hastalıklarında faydalıdır. Müzmin bronşitterahatlık sağlar. Nefes darlığını giderir. Öksürüğü keser. Nikriste dekullanılır.Hardal (sinapis) : Turpgillerden bir çeşit bitkidir. Vatanı Akdeniz bölgesidir.Sarı veya beyaz çiçeklidir. Tohumlarında eterik yağ vardır. İki çeşidi vardır.Siyah hardal: Çiçekleri sarı, meyvesi dört köşeli, kısa ve sivridir. Hekimlikte;göğüs hastalıklarında kullanıllır. Beyaz hardal : Soluk kırmızı veya beyazçiçeklidir. Taneleri, siyah hardalınkinden daha büyüktür. Hekimlikte; dahaziyade siyah hardal tohumu kullanılır. Tesirli maddesi "potasium mironat" ve"sinigrin"dir. Hardal ruhu : Ilık suya, dövülmüş hardal tohumu konularak eldeedilir. Çok tahriş edici bir maddedir. Deriyi kızartır ve yakar.Hardal kağıdı : Hardal tozunun, kauçuk mahlülü aracılığıyla kağıdayapıştırılması suretiyle elde edilir. Bu kağıt ılık su ile ıslatılıp, hardallıtarafı cilde tatbik edilir.Hardal banyosu : Temiz bir tülbentin içine 150 - 500 gram hardal tozu konur.Çıkın yapıldıktan sonra banyo suyuna konur. Hardal kağıdı, keten tohumu lapasıveya hardal banyosu 10-15 dakikadan fazla tatbik edilmemelidir.Faydası : Beyne veya akciğerlere kan hücum etmesi hallerinde faydalıdır. Bronşitve zatürreeden doğan şikayetleri giderir. İç organlarda biriken kanı dışarıçeker. Sofrada kullanılan hardal ise hazmı kolaylaştırıp, kabız olmayı önler.Hasırotu (saz) : Hasırgiller familyasından; düz ince uzun, dayanıklı olanyaprakları; minder ve yastık gibi şeyleri doldurmaya, hasır örmeye yarayan birsazdır. Bataklıklarda yetişir.Faydası : Bağırsak solucanlarının düşürülmesinde yardımcı olur.Haşhaş (papaver) : Gelincikler familyasından bir çeşit bitkidir. Baş kısmındanafyon, tohumlarında da haşhaş yağı çıkarılır. Afyon, haşhaş meyvelerinin özelbıçakla çizilmesi sonucu akan, süte benzer sıvının güneşte katılaşmış veesmerleşmiş şeklidir. İçeriğinde morfin, kodein, tebain, papaverin, narkotingibi maddeler vardır. Uyuşturucudur, zehirlidir. Ev ilaçlarında kullanılmamasıgerekir.Faydası : Hekimlikte; ağrı ve sancıları giderici ve ishal kesici olarakkullanılır.Hatmi (althaea officinalis) : Ebegümecigillerden; büyük, yuvarlak, yumuşakyapraklı ve uzun köklü bir bitkidir. Çiçekleri beyazımsı mor veya pembedir.Hekimlikte kökü ve yaprakları kullanıllır. İçeriğinde fazla miktarda müsilajvardır. Çiçekleri Temmuz ve Ağustos aylarında, kökleri ise Sonbahar aylarındatoplanıp, kurutulur.Faydası : Nezle ve bronşitin sebep olduğu şikayetleri giderir. Ağız, boğaz vediş eti iltihaplarını iyileştirir. Bağırsak iltihaplarını giderir. Sancılarıdindirir. Dövülmüş hatmi taneleri, vücuda sürülecek olursa, sivrisinek ve böceksokmalarını önler.Havacıva (alkanna tinctoria) : Hodangiller familyasından; Akdeniz bölgesindeyetişen bir bitkidir. Çiçekleri mavidir. Köklerinin iç tarafı sarı, öz kısmı isekırmızımtırak renktedir. Kökünden boya elde edilir.Faydası : Ağrıları giderir. Bağırsak hastalıklarında faydalıdır.Havlıcan (alpinia) : Zencefilgillerden, ıtırlı bir bitkidir. Doğu Asya'dayetişir. Kök sapları baharat olarak kullanılır. İçeriğinde "Alpinol" ve"Alpinin" gibi maddeler vardır.Faydası : İştah açar. Tükürük ifrazatını artırır. Göğsü yumuşatır. Vücudungüçlenmesini sağlar. Mide, bağırsak gazlarını önler. Mideyi kuvvetlendirir. Havayutmayı önler. Grip ve soğuk algınlıklarında vücudun ısınmasını sağlar. Başağrısı ve baş dönmelerini dindirir. İdrar söktürür. Romatizma ve nikrisinşikayetlerini hafifletir.Havuç (daucus carota) : Maydanozgillerden; uzunca koni şeklinde ve etli olankökünden dolayı sebze olarak yetiştirilen bir çeşit bitkidir. İçeriğinde şeker,A vitamini ve karotin vardır.Faydası : Müzmin kabızlığı giderir. Çocuk ishallerini keser. Bağırsakiltihaplarını giderir. Mide ve bağırsak kanamalarını keser. Kansızlığı giderir.Cilde canlılık verir. Anne sütünü artırır. Cilt ve göz hastalıklarını önler.Böbrek ağrılarını dindirir. Vücuda kuvvet verir. Astım, bronşit, seskısıklığında göğsü yumuşatır, rahatlık verir. Veremde de faydalıdır. Mide veonikiparmak ülserinde şikayetleri giderir. Kalp hastalıkları ve damarsertliğinde faydalıdır. İdrar ve bağırsak gazlarını söktürür. Aybaşı halininmuntazam ve ağrısız olmasını sağlar. Diş etlerini kuvvetlendirir. Yüz ve boyunkırıklıklarını giderir. Görme gücünü artırır.Hayıt (ayıt) : Mineçiçeğigiller familyasından; batı ve güney Anadolu'da yetişenbir ağaçtır. Haziran - Temmuz aylarında mor renkli çiçekler açar. Dalları veyapraklarında, uçucu ve sabit yağ, tanen, sineol, şekerleri kristalize maddelerve bir glikozit vardır.Faydası : İdrar söktürür. Sancıları keser. Aybaşı kanamalarını düzenler. Annesütünü artırır. Hazımsızlığı giderir. Karın ağrısını ve ishali keser. Ayakşişlerini indirir. Akrep ve arı sokmalarında faydalıdır.Helvacıkabağı (kestanekabağı) : Kabakgillerden tatlısı yapılan bir çeşitkabaktır. Yaprakları uzun ve büyüktür. Çekirdekleri yoktur. Ev ilaçlarındaçekirdekleri kullanılır.Faydası : Bağırsak kurtlarının düşürülmesinde yardımcı olur.Hercaimenekşe (viola tricolor) : Sarı, mor, mavi çiçekleri olan bir çeşitmenekşedir. Boyu 20 cm kadardır.Faydası : İdrar söktürür. İdraryollarındaki iltihapları giderir. Cilthastalıkları ve özellikle egzamada faydalıdır. Öksürüğü keser. Damar sertliği vesarılıkta da kullanılır.Hıyar (salatalık) : Kabakgillerden bir çeşit bitkidir. Yemiş gibi yenen veyasalatası yapılan, gevrek, serinletici ve suluca yemişine de hıyar denir.Terkibinde A ve C vitamini vardır. Birçok çeşidi vardır.Faydası : İdrar söktürür. Vücut yorgunluğunu giderir. Romatizma ve mafsalağrılarında faydalıdır. Susuzluğu keser. Kandaki şeker miktarını düşürür.İnsülin ihtiyacını karşılar. Ter bezlerinin düzenli çalışmasını sağlar. El, yüz,boyun kırışıklıklarını ve lekeleri giderir. Cilde güzellik verir.Hindiba (güneğik) : Hindiba familyasının örnek bitkisidir. Çiçekleri sarıdır.Yaprakları az ve küçüktür. Sapı yoktur. Kökü uzundur. Kökünün dışı beyaz, içiesmer renktedir. Sütlü, acı bir suare ifraz eder. Yaprakları haşlanıp, salatagibi yenir. Kökü de, dövülerek kahve yapılır veya kahveye karıştırılır. Lezzetimayhoşumsudur. Ak ve kara olmak üzere iki çeşidi vardır. Hekimlikte yapraklarıve kökü kullanılır.Faydası : İdrar söktürür. Egzama, güneş yanıkları, akrep ve arı sokmasındafaydalıdır. Balgam söktürür. Nikris ağrılarını dindirir. Böbreklerdeki kumlarındökülmesine yardımcı olur. Vücuda kuvvet verir.Hindistancevizi (cocos nucifera) : Tropikal bölgelerde yetişen, hurma cinsindenbir çeşit ağacın yemişidir. Portakaldan büyüktür. Kabuğu çok serttir. İçindesütümsü bir sıvı vardır. Yemişin içinde kabuğuna bitişik yağlı ve nişastalı etivardır. Büyük ve Küçük olmak üzere iki çeşidi vardır. Hekimlikte küçüklerikullanılır.Faydası : İdrar söktürür. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcıolur. Mide ağrılarını giderir.Hindyağıağacı (genegerçekotu) : Sütleğengillerden bir ağaçtır. Tohumlarındanhindyağı çıkarılır. Hindyağı berrak, renksiz veya soluk sarı renkli, koyukıvamlıdır. Kokusu yok denecek kadar azdır. Lezzeti hafif ve biraz tahrişedicidir. Etkili maddesi Ricinoleik asittir.Faydası : Müshildir. Kabızlığı giderir. Saçkıranda faydalıdır. Lavmanlarda dakullanılır. Saçların dökülmesini önler.Hodan (borage) : Hodangiller familyasından mavi beyaz çiçekli bir bitkidir.Hekimlikte çiçekleri ve kökü kullanılır. İçeriğinde müsilaj ve madeni tuzlarvardır.Faydası : Öksürüğü keser, balgam söktürür. İdrar zorluğunu giderir.Horasani (semen-contra) : Bileşikgiller familyasından "Compositae"nin açılmamışçiçekleridir. Halep, Türkistan, Buhara ve Volga nehri etrafında yetişir.Hekimlikte sarımtırak esmer renkli ve küçük tohuma benzer çiçek başları ilediğer kısımları kullanılır. Kokusu anasona benzer. Tadı acı, yakıcı ve fenadır.Etkili maddesi Santonin'dir.Faydası : Bağırsak solucanlarını düşürür.Hurma (şecere-i temir) : Hurmagiller familyasından sıcak ülkelerde yetişen birağacın meyvesidir. Ağacın boyu 30 metre kadardır. Gövdesi sütun biçimindedir.Yaprakları büyük ve dilimlidir.Faydası : Bedeni ve zihni gelişmeyi sağlar. Besleyicidir. Kansere karşıkoruyucudur. Zihni yorgunluğu giderir. Anne sütünün, bol ve besleyici olmasınısağlar. Boğaz ağrılarını keser. Bronşit, öksürük ve soğuk algınlığınınşikayetlerini giderir. Kemik hastalıklarında faydalıdır.IIhlamur (tilia) : Ihlamurgiller familyasından; kerestesi güzel, bir gölge ağacıve bunun kurutularak çay gibi haşlanıp içilen güzel kokulu çiçeğidir. Temmuz veağustos aylarında toplanıp, kurutulur. Birçok çeşidi vardır.Faydası : Sinirleri kuvvetlendirir, sinir bozukluğunu giderir. Uyku verir. Kandolaşımının normal olmasını sağlar. Kansızlığı giderir. Kalp kifayetsizliğindefaydalıdır. Damar kireçlenmesini önler. Böbrekleri ve mesaneyi temizler. İdrarsöktürür. Kum döker, taş oluşmasını önler. Ter söktürür. Grip ve soğukalgınlığının şikayetlerini giderir. Göğsü ve bronşları yumuşatır. Mideifrazatını artırır. Balla karıştırılıp içilirse, mide ülserine faydalıdır.Kabızlığı ve bağırsak spazmını giderir. Boyun ve yüze güzellik verir. Burkulmave ezilmelerde ağrıyı keser. Saç dökülmesini önler.Isırgan (urtica urenus) : Isırgangillerden ilkbaharda yetişen, her tarafı serttüylerle kaplı bir büyük ottur. Tüylerinin içeriğinde formik asit vardır.Sürüldüğü yeri kaşındırır ve yakar. Tohumları da kullanılır.Faydası : Dıştan tatbik edildiği zaman, iç organlarda biriken kanı çeker.Romatizma ve mafsal ağrılarını dindirir. Burun kanamasını keser. Egzamanınşikayetlerini giderir. Aybaşı kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Böbrekkumlarını döker. Balgam söktürür. Haricen tatbik edildiği zaman, dalakhastalıklarına ve çıbanlara da faydalıdır.Ispanak (spinacia oleracea) : Ispanakgiller familyasından; kış sebzesi olarakyetiştirilen bir bitkidir. İçeriğinde demir, vitaminler ve enzimler bulunur.Faydası : Vücudun dayanıklılığını artırır. Kansızlığı ve gelişme bozukluğunugiderir. Soğuk algınlığına karşı korur. Kalp ve gelişme bozukluğunu giderir.Kalp adalelerini kuvvetlendirir. Ruhi çöküntünün sıkıntılarını giderir. Kanmiktarını artırır. Ağız, boğaz ve göğüs hastalıklarında faydalıdır. Kanser veveremden korur. Hamilelerde faydalıdır. Doğacak bebeğin güçlü olmasını sağlar.Yara, yanık ve dolamada da faydalıdır. Dişlerin çürümesini önler. Şişmanlık veşeker hastalığına da faydalıdır.Itır (çobaniğnesi) : Sardunyagillerden, yaprakları güzel kokulu, çiçekleri türlürenklerde bir süs bitkisidir. Kumlu topraklarda yetişir. Yeşil kısımları tüylüve oyalıdır. Çoğunun çiçekleri beyaz veya pembedir. Losyon yapımında kullanılır.Faydası : Cildi güzelleştirir. İshali keser. Boğaz ağrılarını giderir. Mide vebağırsak gazlarını söktürür. Nikriste de faydalıdır.İİnciçiçeği (mayısçanı) : Zambakgillerden, ok biçimindeki yaprakları arasındaince bir sap üzerinde küçük çan biçiminde beyaz çiçekler açan bir süsbitkisidir. Boyu 20 cm kadardır. Çiçekleri beyazdır ve üzüm salkımı şeklindedir.Yemişleri küçük ve kırmızıdır. Kokusu çok güzeldir.Faydası : Kalp hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Çarpıntıyı keser. Kalphastalığından kaynaklanan suyu söktürür. Ev ilaçlarında kullanılmaz.İncir (yemiş) : Dutgillerden asıl vatanı Akdeniz kıyıları olan yaprakları genişve dilimli bir ağacın meyvesidir. Armut biçiminde ve büyüklüğünde yumuşak,çekirdekleri darı şeklinde tatlı bir yemiştir.Faydası : Bağırsakları yumuşatır. Kabızlığı giderir. Mide tembelliğini tedavieder. Vücudu ve sinirleri kuvvetlendirir. Enerji verir. Nekahat devresinikısaltır. Bronşit, öksürük ve boğaz ağrılarında faydalıdır. Bronşları yumuşatır.Çıbanların olgunlaşmasını sağlar. Lapası, yanık ağrılarını keser. Dallarındanakan süt, nasır ve siğilleri giderir. Basurda faydalıdır. Nezle ve sıtmada dakullanılır.İtüzümü (köpeküzümü) : Patlıcangillerden; ormanlarda yetişen bir bitkidir.Çiçekleri beyaz, meyveleri parlak siyahtır. Meyvesi, yaprakları ve çiçeklerikullanılır. Ev ilaçlarında çok dikkatli kullanılması gerekir.Faydası : Romatizma ve mafsal ağrılarını keser. Aybaşı düzensizliğini ve rahimhastalıklarını giderir.İzlandalikeni (izlandayosunu) : Dağlarda ve ormanlardaki kayalar üzerindebulunur. Zeytinyeşili renginde, dantel gibi tırtıllı parçalar halindedir. Yazaylarında toplanıp kurutulur. Müsilajlı ilaç yapmakta kullanılır. İçeriğinde"Lichenin", "Dekstrolikenin" ve "Cetrarin" vardır.Faydası : Göğsü yumuşatır, öksürüğü keser. Bağırsak bozukluğunu giderir, ishalikeser. Nefesdarlığını giderir. Bronşitin sebep olduğu şikayetleri giderir.Veremde faydalıdır. Şeker hastalarına ekmek yapmakta da kullanılır.İğde (elaeagnus) : İğdeciler familyasının örneğidir. Yemişi, kızılcıkbiçimindedir. Derisi sert ve sarı, eti beyaz un halinde mayhoş ve burukçadır.Yaprakları tüylüdür. 10 kadar türü vardır.Faydası : Bağırsak bozukluklarını ve ağız pasını giderir

DESTEKLEYEN SİTELER

PASTA - TATLI - BÖREK - YEMEK TARİFLERİ

Web Stats Sağlık ve Tıp güzel sözler